Yine yorucu bir pazartesi akşamından merhaba! Hafta sonu o kadar hızlı geçti ki, ne oldu, ne bitti anlamadım bile. Ama çok güzel geçti azizim, çok. Burcu Büyükyıldız ve Merve Akıncı imza günü vardı! Tabii güzel geçecek yahu. Burcu ve Merve abla, canlarımın içi ikisi de çok tatlıydı. Çok seviyorum ya onları, çoook. İkisi de dünyalar kadar güzeller, onlarla yüz yüze konuştuğum, fotoğraf çekindiğim, imzalarını aldığım için öyle mutluyum ki. Bunu anlatmaya kelimelerin yeteceğini pek sanmıyorum.
Bu yorum (başlıktan da anlaşılacağı üzere) yine bir kitap yorumu hakkında olacak. (Gerçekten mi?! dediğinizi duyar gibiyim). Pekala, daha fazla saçmalamak istemiyorum. Bu benim okuduğum ilk Ayşe Kulin kitabı. Kitap hakkındaki düşüncelerim cidden çok fena karışık. Ben çok daha farklı olaylar olmasını bekliyordum. Özellikle de bu kitabın bir seriye bağlı olduğunu öğrendiğimden beri hiç iyi değilim. Derya, İlhami, Bora falan tanıdık geliyordu zaten! Ben nereden bilebilirim ki Dönüş kitabındaki Derya'nın burada da olacağını?! Bu arada Dönüşü okumadım, teyzem okudu. Sağ olsun onun sayesinde okumuş kadar oldum da, o yüzden biliyorum.
Handan, çok yanlış kararlar veren, verdiği kararlar ile de resmen hayatını mahveden biri. Önce çocukluk aşkı Nedim'den ayrılıyor, (Nedim'di değil mi?) daha sonra hocası, yaşlı ve çapkın Haşim ile evleniyor. Nedim'den ayrılmasının sebebi de fena saçma zaten. Yahu siz nişanlısınız, çocuk seninle evlenmek için Amerika'da hem okuyup hem çalışıyor. Senin bu çocukça kaprislerinin sebebi ne yani?! Beyinsiz. Bir de Haşim var. Allah'ım adam senden yirmi yaş büyük, hadi bunu geçtim çok takılmadım bu ayrıntıya ama iyi bir insan bile değil. Seninleyken bile karısını aldatıyordu. Böyle bir adamdan sadakat beklenir mi Allah aşkını?
Daha sonra Haşim manyağının çocuk sevdası ve Handan'ın çocuğunun olmamasından ötürü ayrılıyorlar. Daha doğrusu Haşim onu terk ediyor. Sonra Handan, güçlü bir kadın imajı çizerek kendini toparlıyor. Bir yayınevine ortak falan oluyor. Aşık oluyor. Aşık olduğu kişi de İlhami. İlhami'nin ne olduğunu bilmesem kitap çok daha güzel ilerleyebilirdi. Gerçekten beğenirdim o zaman.
Handan'ın tüm bu yaşadıklarını Ege'de bir otel odasında, Halide Edip'in kitap karakteri Handan'a anlatınca öğreniyoruz. İki kadının ne kadar benzediğini sizde göreceksiniz. İkisinin de yaptığı hataları, kalp kırıklıklarını okuyacaksınız. Sonra olan olayları geçiyorum, kitabı okumak isteyene yazık olmasın. Okuyunca şaşırsın biraz. Neyse, sonra Handan, yurt dışına kardeşinin yanına gidiyor. Kardeşi hasta. Ölüyor falan bu yüzden kızı Defne'ye Handan'ın bakmasını istiyor. Öyle de oluyor zaten.
Kitapta da bahsedilen meşhur kırmızı elbiseli kız. |
Ciddi ciddi kitabı anlattım ben. Tamam daha fazla anlatmıyorum. Sadece tek bir şey, tüm olaylardan sonra tekrar İlhami ve ailesi ile görüşüyor Handan. Nasıl görüştüklerini söylemiyorum sürpriz olsun bu da size. Okuyunca azıcık da olsa şaşırın.
Ben sanırım en çok Handan'ın yalnızlığını sevdim. Yani erkekler ile olan ilişkisi falan beni pek açmadı. Belki de yaşımın küçüklüğünden olabilir. Yani Handan bana göre baya büyük, orta yaşlı bir kadın. Annemle aynı yaşta resmen. Onun özgürlüğe olan merakını, tutkusunu anladım. Kendi ayaklarının üstünde durmasını, çok başarılı olmasını da takdir ettim ama erkeklere olan tutkusunu sevemedim. Düşünmeden edemiyorum, acaba Nedim ile olsalardı ne olurdu diye? Bence ondan çok daha güzel bir kitap çıkabilirdi. Keşke seriye katmasaydı bu kitabı Ayşe Kulin. Tek kitap olsaymış, çok daha güzel olurmuş gibi geldi bana.
Adeta bir Handan. |
Kitap için ne hissettiğimi ben bile bilmiyorken size anlatabildim mi, tam olarak yazabildim mi bilmiyorum. Ama eğer Handan'ı alacaksanız, benim gibi seri olduğunu bilmeden almayın lütfen. Eğer biliyorsanız da, önce diğer üç kitabı okuyun. Belki o zaman daha çok seversiniz, belki de daha çok nefret edersiniz. Bilemeyeceğim artık.
Puanlama hele ayrı bir dertti benim için. Çok kararsız kalmıştım, ki hala da öyleyim ama kitaba benim açımdan yakışan bir puan olduğunu düşünüyorum. Hadi, alıntılara geçelim!
ALINTILAR ♛
İnsanların aşk uğruna ya da terk edilmenin acısıyla canlarına kıymaları, romanlara yarışabilir. Ama hayat başkadır! Hayatın gerçek kahramanları roman kahramanları kadar kolay teslim olmazlar ölüme. Olamazlar. Can tatlıdır çünkü. Gerçek hayatta zamansız ölümlere sebep olanlar, hastalıklardır, savaşlardır, kazalardır. İntihar, bir kurtuluş yolu olarak akıldan geçirilir, hatta özenilebilir ama ruhsal bir bozukluk söz konusu değilse, gerçekleştirilmez.
(Handan, sayfa 50)
"İnsan hayatının aşkını unutabiliyor mu, sen söyle."
"Yazarına bağlı," dedi Handan.
"Ben bir yazarın yarattığı roman kahramanı değilim ki, Handan."
"Olsun. Herkesin yazgısını yazan bir kalem mutlaka vardır."
(Handan ve Handan Hanım, sayfa 93)
"İnsaniyet diye de bir şey vardır, bazen lazım olur."
(Handan, sayfa 121)
RABBİME SORDUM, DİREN GEZİ DEDİ.
BİBER GAZI SIKMANIZA GEREK YOKTU ZATEN DUYGUSAL ÇOCUKLARIZ.
ŞİMDİ ANLADINIZ MI NİYE BİZİ TÜRK-KÜRT-ALEVİ-SÜNNİ DİYE AYIRDIKLARINI??? BİRLEŞİNCE BÖYLE OLUYORUZ ÇÜNKÜ!!!
NASIL BAŞ EDECEKLERİNİ BİLEMEDİKLERİ TEK ŞEY ŞİDDET DIŞI EYLEMLER VE MİZAHTIR.
BIRAKSAN AĞAÇ SADECE GÖLGE YAPACAKTI OYSA ŞİMDİ TARİFİ İMKANSIZ MEYVELER VERDİ.
(Gezi Pankartları, sayfa 204)
"Hayal varsa, gerçek de vardır. Hayali kurulmayan, gerçek olur mu, hiç!"
(Halide Edip Adıvar, Cumhuriyet Döneminde Bir Kadın Kitabından,
sayfa 238)
Kısacası 'Adalet' sadece iddialı bir kadın adıydı bu ülkemizde, tıpkı 'Vefa'nın da sadece bir semt adı olması gibi.
(Handan, sayfa 268)
Bu dünyada yaşayan herkesin hayatı bir romandı, eğer anlatan iyi bir dinleyici bulduysa.
(Handan, sayfa 271)
PUANIM ♛
3 YILDIZ: Bitirmek için kendimi öldürdüm ama idare edeceğiz artık ne
yapalım?
0 yorum:
Yorum Gönder