Bir Kraliçe, istediği kitaplara sahip olmak için çok kötü şeyler yapar...


17.12.16

"İçimdeki Müzik - Sharon M. Draper" Kitap Yorumu ♛



    Selam dünyalılar. Aylar sonra (üç ay yirmi altı gün gibi bir süre sonra, ha ha) tekrar buradayım. Aylardır neredeydim? Okul saçmalığı, sınav iğrençliğinin pençesindeydim ve açıkçası burayı biraz unuttum. Girmediğim kitap yorumları kısa bir süre önce aklıma geldi (kasım ortalarında geldi sanırım) ve bende onların hepsini aralığa attım. 2016 bitmeden girmem gereken tonlarca (yirmiden fazla, kafamı duvara dikine vurun, n'olur) yorum var benim de önümde ders çalışmaya başlamadan önce boş olduğum sadece on gün var. SAVAŞ BAŞLASIN!

Ooo bizim kapak daha güzel olmuş! 
    İçimdeki Müzik'i temmuz ayında okumuşum. Net hatırlayamıyorum nasıl bir ruh hali ile okuduğumu ama kitabın dehşet güzelliğini hatırlıyorum. Kitap beyin felçi geçiren 11 yaşındaki Melody'nin yaşımını anlatıyor. Tekerlekli sandalyeye mahkum bir çocuk Melody ve konuşamıyor, yürüyemiyor, yazamıyor, hareket edemiyor. Yaşıtlarına göre çok ufak tefek bir kız. Ama onun fotografik bir hafızası var ve o kadar zeki ki! Ya gördüğü bir şeyi bir daha asla unutmuyor, kafasının içindeki sesler hiç susmuyor ama bunu bir tek o biliyor.

    Ay, aklıma geldi bak! Şu kitap var ya beni nasıl salya sümük ağlattı anlatamam. Melody o kadar çaresiz bir çocuk ki! Başına gelenleri, yaşadıklarını, iğrenç insanların ona yaşattıklarını asla hak etmiyor ve bu benim aklıma geldikçe saçlarım alev alıyor. İçimdeki Müzik'i okuyunca çaresizlik hissini ağzınızın içinde hissediyorsunuz. Ve gözlerinizin içi ağlamaktan fena acıyor ama bu kitap için değer. Pekala, uzun zaman önce okuduğum için hatırlamaya çalışıyorum. Çalışıyorum. Çalışıyorum. Yapamıyorum.

    Melody dış görünüşü yüzünden girdiği ortamlarda hep dışlanıyor, özellikle de okulda çocuklar tarafından. Melody gibi özel çocukların bulunduğu bir sınıf var okulda (H-5 sınıfı) ve bu çocuklar orada eğitim görüyorlar. Ama size nasıl anlatayım, onlara düşünme yetileri olan çocuklar gibi değil de düşünmekten, istemekten de aciz olan, sadece ağlayan bebekler gibi davranıyorlar. Okuldaki çoğu insan, büyük küçük öğretmen ya da öğrenci çoğu insan onlardan daha zeki olduğunu düşünen hıyarın teki, hem de her biri. Hikayeyi Melody'nin gözünden okuduğumuz için diğer çocukların da neler hissettiğini az çok görebiliyoruz ve emin olun bundan daha berbat bir şey daha yok. Sınıfın içinde sürekli küçük kurbağa kasetinin çaldığı ve öğretmenin çocukların anladıkları tek şeyin kardan adam süslemek olduğunu SANDIĞI bir sınıfta beşinci sınıfa kadar okuyor Melody. Daha sonra beşinci sınıfta yaşıtları ile kaynaştırma dersleri almaya başlıyor.

    Çok fazla bir şey söylemek istemiyorum aslında ama konuşmaya başlayınca da kendimi durduramıyorum. İçimdeki Müzik bana hep Mucizeyi hatırlatıyor, orada da insanların dış görünüşü yüzünden başka bir insana (bir çocuğa) ne kadar iğrenç davrandıklarını okumuştum. Bir yerlerde gerçekten bunu yaşayan insanlar, çocuklar var ve hiçbirinin seçme şansı yok. Bazılarının konuşma şansı bile yok. Bu yüzden İçimdeki Müzik o kadar gerçekçi bir hikaye ki! Baştan sona kadar, kitabın içindeki her şey gerçekten bir yerlerde yaşanan şeyler ve sizde bunun farkındasınız. Beni en çok üzen de bu oldu zaten. Kitap o insanlar için farkındalık yaratmaya çalışıyor. Verdiği mesaj, taşıdığı anlam ŞA-HA-NE!

    Kitap da een sevdiğim karakter, dehşet sevdiğim insan Melody'nin annesi oldu. İşte kadın, işte anne dedim hep okurken. O kadar güçlü bir anne ki! Melody de öyle tabii, küçük yaşına rağmen neler yaşadı (kafamın içinde hikaye devam ediyor bu arada, o yüzden hala yaşıyor, ha ha), ben onun kadar güçlü olabilir miydim bilmiyorum. Ay bir de Bayan V var tabii. O kadına da hayranım! Melody ile ilgilenmesi, ona diğer insanlar gibi davranmadan onu sadece bir çocuk olarak görmesi. Diğer insanların da anlayamadığı bu işte oğlum. Melody sadece bir çocuk ve onun da söylediği gibi hepimizin engelleri var. Ah ah, ağlayacağım...

    Ollie olayı kitapta beni en çok üzen üçüncü şeydi sanırım. Kapağın kitap ile uyumunu o olaydan sonra daha net anladım. Neler olduğundan bahsetmeyeceğim, ALLAH AŞKINA GİDİP ALIN. Zaten kitap 263 sayfacık bir şey. Eline aldığın an bitiyor ama sana yaşattırdığı hislerin tarifi yok vallahi. Bayıldım, bayıldım. Bu sene kötü şeyler yaşamış olsam/k da ben çok güzel kitaplar okuduğumu düşünüyorum. Aralarda çürük elmalar falan var tabii ama o kadar da olacak yani.

    Pekala artık bu yorumu bitiriyorum çünkü daha önce beş defa daha tekrar ettiğim gibi, girecek tonlarca yazım var. Kahrolsun bir yılda sadece on iki ay olması. HÖH.






                                      ALINTILAR ♛



    Kelimeler...
    Etrafım binlerce kelimeyle çevrili. Belki de milyonlarca. 
    Katedral, mayonez, nar. 
    Mississippi, napolitan, suaygırı. 
    İpeksi, korkunç, yanardöner. 
    Gıdıklanma, hapşırık, dilek, endişe. 
    Kelimeler kar taneleri gibi etrafımda uçuşuyor. Her biri narin ve eşsiz, yere düşmeden avucumda eriyip gidiyor. 
    İçimde kocaman bir yığın halinde birikiyorlar. Birbirini geçmiş düşüncelerden, cümle ve deyimlerden dağlar, zekice ifadeler, espriler, aşk şarkıları...

                       (Sayfa 5) 




    Herkes kendisini ifade etmek için kelimeleri kullanıyordu. Ben hariç. Ve eminim ki tüm bu insanlar kelimelerin gücünün farkında değildi. Oysa ben farkındaydım. 
    Düşüncelerin kelimelere ihtiyacı vardır. Kelimelerin de sese. 
    Yıkandığı zaman annemin saçının kokusunu seviyorum. 
    Tıraş olmadan önce babamın yüzündeki sakalların gıdıklayan hissini seviyorum. 
    Fakat onlara bunu hiçbir zaman söyleyemedim. 

                     (Sayfa 11) 




   Sanırım değişik şekillerde en çok sorulan soru şu: "Neyin var?" İnsanlar sık sık hasta olup olmadığımı ya da acı çekip çekmediğimi ya da durumumun düzelip düzelmeyeceğini merak ediyorlar. Bu yüzden iki cevap hazırladım. Bir tanesi kibar ama bir anlamda oldukça uzun diğeri ise biraz daha zekice. Gerçekten ilgilenerek soranlara bir tuşa basıp şöyle diyorum, "Spastik ikili kuadriplejim var, beyin felci olarak da biliniyor. Zihnimi değil, yalnızca vücudumu kısıtlayan bir şey." Bence son cümlem gayet de havalı duruyor. 
    Claire ve Molly gibi insanlar için de şöyle diyorum, "Hepimizin engelleri var. Sizinki nedir?" Bu cümleyi kullanmak için sabırsızlanıyordum. Bayan V'ye gösterince öyle çok güldü ki burnundan horultu sesleri çıkardı. 

                  (Sayfa 152-153) 




    Neden beni aramadılar?
    Neden kahvaltıdan bahsetmediler? 
    Neden ben de diğerleri gibi olamıyorum? 
    Sonunda yastığıma gömülüp ağladım. Butterscotch burnuyla beni dürttü ama tepki vermedim. 
    Beni bilerek bıraktılar! Bunu nasıl yaparlar? Beni bilerek bıraktılar! 
    Bir şeyin üzerinde tepinmek istiyorum. Tepinmek ve tepinmek ve tepinmek! Bu beni daha da delirtiyor çünkü yapamıyorum! Ben normal çocuklar gibi sinirlenemiyorum bile. 

                    (Sayfa 235) 










                                                   

PUANIM ♛ 



           5 YILDIZ:  Satırlarına aşık oldum! Hadi gidip evlenelim, tatlım! 

    



















1 yorum:

Unknown dedi ki...

selamün aleyküm.
acaba bu kitaptaki olay gerekte yaşandı mı?

Yorum Gönder