Bir Kraliçe, istediği kitaplara sahip olmak için çok kötü şeyler yapar...


20.8.19

"Tek Ayağı Mezarda - Jeaniene Frost" Kitap Yorumu ♛



    Selam dostlar, selam arkadaşlar ve selam tüm insanlık. Tekrar buradayım ve şu dört gün birazcık yoğun geçti, ayrıca yazmam gereken yorumlar biriktiği için buraya girmeye de çok üşendim. Ama yine de kaçış yok işte, tekrar buraya yazmaya başladıysam devamını getirmeliyim, değil mi? (GETİREMEDİ, EZİK) Öhöm, herkes umarım iyidir meselelerine girmek istemiyorum ama BAŞKA NE SÖYLEYEBİLİRİM?! Neyse, sakinim, ehehe. Çok uzatmadan yoruma geçelim çünkü bunun haricinde girmem gereken iki yorum daha var.
bu kapak baya hoş.

    Birinci kitabın sonunda okuyanların bildiği gibi Cat, Bones'u terk etmişti. Onu ve annesini korumak için FBI ile vampirlere karşı savaşacağına dair bir anlaşma yapmıştı. Bir bakıma paralı asker olarak çalışmaya başlamış diyebiliriz ama BEN BUNA SİNİR OLDUM. Çünkü Bones'un da dediği gibi en başta ona olanları anlatsa boş yere dört yıl ayrı kalmayacaklardı. Neyse, ikinci kitap işte tam dört yıl sonra başlıyor. Cat ve Bones dört yıldır ayrılar ve Bones onu bulamamış çünkü Don onu ustaca saklamış. Bizim Kedicik de kendine bir ekip kurmuş, adını değiştirmiş, hatta saç rengini bile değiştirmiş ve vampirleri avlıyor ama namı almış başını gitmiş. Herkes ona Kızıl Melek diyor. Ayh, bu ismi de üzümlü kekim Bones bulmuştu.

    Cat'in patronu Don, Cat ve ekibine bir sürü görev veriyor, bunlar sürekli görevden göreve koşuyor falan derken Cat Bones'un atası Ian'a tosluyor. Olaylar da böyle böyle gelişiyor. Bu kitap da ki düşmanımız Ian ama üçüncü kitabı tam bundan sonra okuduğum için şimdi ondan düşman diye bahsedemiyorum. Ian tam bir şerefsiz ama tatlı şerefsizlerden. Ian olaya dahil olduktan sonra çok beklememize gerek kalmıyor ve Bones da gözüküyor. AYH CAĞNIM.

    Bu arada kitapta birçok yeni karakter var. Tate aptalını birinci kitabın sonunda azıcık görmüştük ve KEŞKE HEP AZICIK GÖRSEYDİK. Ama maalesef burada çok var :( O ve onun aptal, bitmek bilmeyen, anlamayan kıt beyni! Yarabbim ya bir insan bu kadar mı ısrarcı olur? Bir git işine kardeşim, sürekli sana sinirlenmekten serçe parmağımın tırnağını yeyip durdum. O beni ne kadar çok sinirlendirdiyse Juan da o kadar güldürdü. Ay ayrıca bir de Denise var! Cat'in kendine doğru düzgün bir kız arkadaş bulmasına çok sevindim çünkü etrafında gereksiz birçok erkek var. Kız boğulacaktı artık. Hem zaten Bones da Denise'nin düğünü ile dönüyor aramıza. Ay, ay, ay! Cat çok güzel bir tepki verdi Bones'u görünce. Aferim kız, işte bizim Kedicik!

    Kitabı genel olarak beğendim ama nedense ilk kitabı özledim sürekli bunu okurken. Belki de yan karakterlerin çokluğu buna sebep oldu. İlk kitapta en başından beri Cat ve Bones'u birlikte okumuştuk, burada başka insanlar vardı hep aralarında. Ayrıca söylemeden geçemeyeceğim, Bones çıkıp da Tate aptalını adam gibi bir dövmedi ya, fena içimde kaldı. Keşke biraz dövseydi, azıcık da olsa dövseydi.

ayyy, bones!

    Ve sinirimi bozan bir diğer şey de, Cat'in sürekli olayları ve anlamsız vampir yasalarını bilmeden her şeye ama HER ŞEYE atlaması. Canımın içi, tamam güçlüsün ve ben de güçlü kadınları çok severim ama BONES SANA BİR SANİYE DUR YA DA BEKLE SONRA DİYORSA BİR SEBEBİ VARDIR! Ian meselesinde acaba Bones evlilik olayını ortaya atmasaydı ne yapacaktın Cat?! Ha, açıkla bana?! Ama Cat'e aşırı aşırı tezahürat yaptığım bir sahne vardı. Ay o sahneye bayıldım, döndüm bir daha okudum! Annette ile olan kavgaları nasıl hoştu! Cat'in onun karşısında susmaması, aksine ona saldırması müthişti be!

    Son sahne biraz geçiştirilmiş gibiydi ama üçüncü kitabı şimdiden bitirmiş biri olarak bunu takmıyorum. Dave'in takıma dönmesi müthiş bir şey bence. Zaten ölümü çok çok ani ve saçmaydı. Onun yerine Tate ölseydi. Ay nasıl nefret ettim şu çocuktan bende anlayamadım. Üçüncü kitabın yorumunda bundan daha çok bahsedeceğim çünkü seri gittikçe daha da güzel oluyor.

    Aaa, nasıl unuttum! Kitap da Cat'in amcası ve babasını da görüyoruz. Amcası eh işte biri ama babası tam bir ŞEREFSİZ. Öyle baba düşman başına be! Cat'in ona olan nefreti o kadar doğru ki, ben manasızca bir okuyucu olduğum halde bu kadar nefret ettim o adamdan. Cat olsam kalp krizi falan geçirirdim herhalde altı yedi defa. Vallahi bizim Kedicik çok güçlü, go girl go!

    Daha fazla uzatmayayım, aksiyonu bol, olayların bir çırpıda geçip gittiği bir kitaptı. Kendini her durumda okutuyor yani, ben bile bu sıkışık zamanımda açtım tek bir günde bitirdim. Zaten başlayınca elinizden bırakamıyorsunuz. BONES, BONES, ÜZÜMLÜ KEKİM BENİM. Seni çok seviyorum, bunu bilmek istediğini düşündüm. Yeterince saçmaladıysam ben gidiyorum. adios.
 










ALINTILAR ♛ 



    "Son birkaç yıldır bizim türümüzü öldürüyorsun. Bir ölümsüzün gücüne sahip bir insan, Kızıl Melek dedikleri bir kadın... Başına ne kadar ödül konduğu hakkında bir fikrin var mı?"
    Vay be, kadere bak, şaka gibi. Şimdi karşımdaki bir ödül avcısıydı, bense avdım. Eninde sonunda olacağı buydu tabii. Yüzlerce yaratık öldürüp kimsenin sinirlenmemesini bekleyemezdiniz.
    "Umarım çoktur. Ucuza gitmek istemem."

                     (Cat ve Lazarus, sayfa 47) 





    "Seni tekrar gördüğüme çok sevindim Justina," dedi Bones şeytanca. "Makyajın harika, çok çekici görünüyorsun."
    "Seni pis hayvan!" dedi annem hiddetle. "Her gece cehennemde yanıyor olman için dua ettim!"
    "Anne!" dedim sertçe. Aradan geçen zaman annemi hiç yumuşatmamıştı.
    Bones omuz silkti. "Biraz daha sesini yükseltseydin keşke. Tanrı seni duymamış anlaşılan."

                        (Sayfa 92) 





    Bones uzun adımlarla içeri girdi. Bana sarıldığı sırada Tate ona dik dik bakıyordu. "Daha iyisin ya dostum?" diye sordu Cooper'a. "Toparlanamadıysan bile birazdan çok daha iyi olacaksın. Don benden yarım litre kan aldı Kedicik," dedi sırıtarak. "Anlaşılan patolog benden tiksindiği için bu görev Don'a düştü. Neden bilmiyorum ama zavallı adam epey sinirliydi."
    "Az önce karnını onun asistanıyla doyurduğun için olabilir arkadaşım," dedi Juan alaycı bir tavırla.
    Cooper'ın bundan haberi yoktu. Gözlerini aniden bana çevirdi.
    "Onun insanları yemesine izin verecek miyiz?"
    "Görünüşe bakılırsa evet," diye homurdandı Tate.

                       (Sayfa 233) 





    Bones kıkırdayarak yaklaştı ama onun eline vurdum.
    "Dokunma bana. Sen artık ölü bir adamsın."
    "Ben zaten ölü bir adamım." dedi. Hala sırıtıyordu. "Seni seviyorum Kedicik."
    "Konuyu değiştirmeye çalışma. Senden intikamımı aldığımda beni yine de sevip sevmeyeceğini göreceğiz."
    "Seni o zaman da seveceğim," diye seslendi Bones ayaklarımı yere vura vura yanından uzaklaştığım sırada. "Hep seveceğim."

                       (Sayfa 252) 












PUANIM  



    4 YILDIZ:  İlişkimiz böyle güzel devam ediyorken neden bu kadar çabuk bittin ki?









0 yorum:

Yorum Gönder