Selam canlarım. Bir hafta sonra tekrar buradayım! Aslında dün bir yorum girmeyi planlıyordum ama dışarı çıktım, tüm gün dışarıdaydım. Eve gelince de deli gibi yorgun olduğumu bahane ettim ve yorum girme işini bugüne attım. Bugün da kendimi ancak ikna edebildim falan filan, sonuçta işte buradayım! Umarım herkes iyidir, mutludur, okulu seviyordur. Şimdi size yarın pazartesi ve yine YİNE okul var diye kendimi acındırmak istemiyorum ama elimde değil. Neyse, bunu çok beğenmediğim bir kitabın yorumuna saklayacağım.
Acımak benim Reşat Nuri Güntekin den okuduğum ikinci kitap. İlk okuduğum kitap Çalıkuşu'ydu. Ona bayılmıştım ve nedense kafamın içinde 'ondan daha güzel bir şey yazamaz, en güzeli o' diye bir düşünce oluştu ama Acımak tüm bu saçma düşünceleri beynimin içine tıktı. O kadar güzeldi ki! Çok çok çok güzeldi, yani insanlarla konuşurken bu kitap için o kadar 'çok' dedim ki buraya da yazmak istiyorum. İncecik bir kitap sizi ne kadar sarsabilir, ne kadar yıkabilir diye soran olursa ona bu kitabı gösterin.
😊 |
Kısacık konusundan bahsedeceğim, sonra yine okurken hissettiklerime dönebiliriz. Kitap çok başarılı ve iyi kalpli ama acımasız bir öğretmen olan Zehra ile onun babası Mürşit'in hayatlarını konu alıyor. Çocuk yaşta bir çok zorluk ile büyüyen Zehra yaşadığı yerden uzakta öğretmenlik yapıyor ve bir gün babasından ona haber geliyor. Bir şeyler yaşanıyor işte, oraları söylemek istemiyorum ama yaşadıkları yüzünden babasını suçlayan Zehra onun hatıra defterini bulup okumaya başladığından her şey değişiyor. İki yıl önce kitapçıda bana bu kitabı almamı söyleyen adam, 'bir öğretmenin acıma duygusunu nasıl kazandığını anlatan, olağanüstü bir roman' demişti. Adam demek pek doğru değil aslında, benden büyüktü ama genç bir çocuktu işte. İsmi de Özgür'dü. Pekala bunlar önemsiz bilgiler, geçelim.
İki yıl boyunca ben bu kitabı neden beklettim ve okumadım bilmiyorum ama ben tam bir aptalım! Böyle güzel olacağı aklımın ucundan bile geçmezdi ve zaten en başından bu kitabı almak istemiyordum. Yukarıda bahsettiğim Özgür çocuk kitabı çok fena övmüştü ve o da çok tatlı bir çocuktu. Bende aldım falan işte ama iyi ki almışım, sana buradan teşekkürler Özgür çocuk.
O kadar büyülendim ki kitabı okurken! Çok başkaydı ya, gerçekten bu kadar bekletmem, okumamam benim cahilliğim, benim ayıbım. Allah aşkına siz benim gibi yapmayın, şu kitabı okumayanlar o kadar çok şey kaybediyor ki, kelimelerle ifade edemiyorum. Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını bize o kadar güzel anlatıyor ki, vermek istediği mesaj o kadar güzel ki böyle otuz altı kez falan tekrar tekrar okumak istiyorum. Reşat Nuri'den sadece iki kitap okudum ama ikisi arasında en sevdiğim Acımak oldu ve bu çok tuhaf çünkü bu kitaba başlamadan önce Çalıkuşu kadar sevemem, onun kadar güzel olamaz diyordum. Sizin de fark edeceğiniz gibi ben bir aptalım.
Gerçekten kelimeler yetersiz kalıyor sanki, kitap hakkındaki hislerimi nasıl size aktarabilirim hiç bilmiyorum. Bir günde bitti kitap, insan eline alınca bırakamıyor zaten. Ay hele o son sayfalarda boğazıma oturan yumru, ağlamaya başlamam! Enfes bir şeydi ya, aklınızın alamayacağı bir güzelliği vardı! Çok çok çok beğendim, hayran kaldım, güzel bir ders çıkardım. Ya da çıkarmaya çalıştım ama kitabın vermek istediği mesaj kafamın içine yerleşti. Of be, bu kadar güzel kitap yazılmaz ki! Azıcık insaflı olun yahu.
Daha başka bir şey söyleyemiyorum, takılmış plak gibi aynı şeyleri söyleyip duruyorum o yüzden yavaştan bitireyim ben bu yorumu. Herkese, büyük küçük (çok da küçük olmasın ama) herkese gönül rahatlığı ile tavsiye ediyorum, ısrarla okumanızı istiyorum. Mutlaka okumanız gereken, size çok anlatan, duygu yüklü bir roman Acımak. OKUYUN! Hadi bakalım, adios millet. 👅
ALINTILAR ♛
Ben zannediyordum ki ömürlerimizin teknesini istediğimiz sahile götürmek için yalnız onun dümenini ele almak kafidir... Şimdi anlıyorum ki değilmiş... Yollar görünmez kayalarla doluymuş... Onlara çarpmamak lazımmış... Daha fenası gizli cereyanlar varmış ki insan onlara kapıldığı zaman yolun değiştiğini, gittikçe uzaklaştığını farkedemezmiş... Ta kendisini başka sahillere düşmüş görünceye kadar...
(Mürşit, sayfa 76-77)
Belki çocukça bir fikirdir, felsefe kitaplarında yeri yoktur ama ben saadeti ikiye ayırırım. Başkalarından alınan saadet, başkalarına verilen saadet. Benim için hakiki saadet başkalarına verilen saadettir.
(Mürşit, sayfa 88)
İnsanlar hiçbir vakit ıstırap çektikleri zamandaki kadar güzel olmuyorlar.
(Mürşit, sayfa 101)
Çocuğumun mezarına ancak kalabalık çekildikten sonra gidebildim. Orada bile hala beni görenler varmış gibi ağlamaya cesaret edemiyordum. Kızıma: "Kurtuldun çocuğum" dedim. "Yaşasaydın muhakkak bedbaht olacaktın. Kurtuldun. Rahat rahat uyu. Keyfine bak!"
(Mürşit, sayfa 154)
PUANIM ♛
5 YILDIZ: Satırlarına aşık oldum! Hadi gidip evlenelim, tatlım!
4 yorum:
Romanın vermek istediği mesaj nedir ?bilenler toplanın bakim
Evet arkadaşlar romanın vermek istediği mesajı bilenler varsa söyleyebilir mi??
Cvp bekliyorumm
merhaba projem varda yardımcı olurmusunuz yazarla konuşma şansın olsaydı ne sorardınız ve sonunu nasıl yapar dınız
Yorum Gönder