Bir Kraliçe, istediği kitaplara sahip olmak için çok kötü şeyler yapar...


31.1.17

"Romantik Savaş - Elif Yılmaz" Kitap Yorumu ♛



    Selam canlarım! Her zaman olduğu gibi ben ve aptal giriş paragrafım buradayız. Öf, aynı konuşmayı yapmaktan çok sıkıldım. O yüzden burayı jet hızıyla geçmek istiyorum. Tekrar bir yorum ile buradayım ve öhöm, ne desem... bu hiç de sevmediğim bir kitabın yorumu olacak. Bitireli bir kaç saati geçti, ocak ayının son kitabı Romantik Savaş oldu. Şak şak şak.

    Romantik Savaş benim elime iki sene önce falan geçti. Evet, 2015 yılıydı. Güneşli bir gündü, ah mazi, ah anılar. Postiga Yayınları bana ve Mervoşcuğuma güzel bir jest ile bu kitabı göndermişti. O günden beri kitaplığımda duruyor ve bir kere elime alıp arkasını bile okumamıştım (za iki gün öncesine kadar öyleydi, sonra aldım okudum). Bu kitabı bu kadar zaman sonra alıp okuma nedenim ise, ee... bilemiyorum. Kitaplığımda çok fazla okumadığım kitap var, aşırı aşırı fazla ve bu benim de babamın da canını çok sıkıyor. Babamın canını benimkinden daha fazla sıkıyor çünkü o kitapları okumadan yeni kitap almamdan nefret ediyor. Sonuçta benim para kaynağım o.


    İşte böylelikle bende yavaş yavaş elimdeki kitapları okuyayım bari dedim. Bu kitabı da tamı tamına üç günde bitirdim çünkü okumak için kendimi çok zorladım, okumaktan hep kaçtım. Ben iki yıl gibi bir süre hep wattpad ortamında kitap okudum ve bu yüzden de artık romantik kurgu olsun, genç kurgu olsun ilgimi çekmediği, aşırı merak etmediğim sürece hiç okumuyorum. Ergen olduğum yıllarda öyle şeyler çok okudum, VALLAHİ ARTIK ÖYK GELDİ HEPSİNDEN! Ergen Zeynep Dilara öyle şeyleri çok severdi ve şimdi ki Zeynep Dilara da bu yüzden onun kafasına kafasına vurmak istiyor ama naparsınız? Ben de kötü zamanlardan geçtim.

    Romantik Savaş aslında bir seriymiş ama bana bağımsız bir seri olduğunu bu yüzden direk bu kitabı okursam da sıkıntı çekmeyeceğimi söylediler. Evet hiç sıkıntı çekmedim, ayrıca kapaktaki çocuktan da hiç hoşlanmadım. Kız güzel baya, tamam o Liz olsun ama o çocuk için bana Chris demeyin! Dayanamıyorum, katlanamıyorum! Kalbim!..

    Kitabın ana karakterleri Liz ve Chris. Birbirlerini gördükleri ilk anda Liz'in Chris den etkilenmiş olması ama Chris'in ona öküz gibi davranıp 'ufalık' demesi üzerine didişmeye başlayan bir çifttir kendileri. Sürekli didişen çiftimizin yolları ikisinin de tutmak istediği eve bakmaya geldikleri zaman tekrar kesişiyor. Liz ailesi ile birlikte İngiltere'ye gitmiyor ve hem okuluna yakın olan hem de hayallerinin evi olan bu evi tutması lazım. Ama Chris de aynı evi istiyor falan filan. Sonrasını neredeyse hepinizin tahmin edeceğine eminim. Birlikte yaşamaya başlıyorlar, ev arkadaşı oluyorlar falan filan. Falan filan. Ne kadar hoş falan filan. OO, BUNU DEMEYE BAYILIYORUM. 

 DÜÜT, BURASI BIRAZ SPOILER. 


    İki hafta boyunca her şey güzel gidiyor ama daha sonra Chris eve bir kız atıyor. Liz 'ben eve erkek atmıyorsam sen de kız atamazsın' diyor, Chris de 'atmak istesen de atamazsın zaten euheueh' gibisinden bir şey söylüyor ve bunlar bir iddiaya giriyorlar. Bir ay boyunca en çok randevuya çıkan kişinin kazanacağı bir iddia. Savaşları da böyle başlıyor işte. BUNDAN SONRASINI VALLAHİ HERKES TAHMİN EDER. Ben 383 sayfanın çoğunu tahmin ettim ki bu çok can sıkıcıydı. 

 TAMAM TAMAM, BİTTİ. 


    Konu böyle bir şey işte. Ben ana karakterleri pek sevmedim. Liz bazen güzel espriler yaptı ama çoğu zorlamaydı. Keşke yazar direk komedi tarzı bir şey yazsaydı da hiç romantizm işlerine girmeseydi. En azından ben o zaman eğlenebilirdim. Belki de Romantik Savaş'ı yıllar önce okusaydım beğenebilirdim ama bugün bitirdim ve beğenmedim. Huh, olacağı varmış ne yapalım arkadaşlar? Daha fazla söyleyebileceğim bir şey yok. O yüzden bu yorumu bitirelim. 

    p.s: Romantik kurguyu çoook sevenler bir göz atabilirler tabii. Ben artık o türden elimi ayağımı çekiyorum. Adios. 👅







                                     ALINTILAR ♛



    "Sen ne hakla benimle böyle konuşursun!" diye bağırdım yüzüne doğru. 
    "Doğru söylüyorsun. Senin gibi küçük kızlarla konuşurken kullandığım kelimelere dikkat etmem gerek." 

               (Liz ve Chris, sayfa 27) 




    "Vay canına Christopher! Seni her görüşümde daha da iğrenç bir insana dönüşmüş oluyorsun." 
    "Sen de her görüşümde değişiyorsun ufaklık. Boyun mu uzadı senin? Yakında genç kız da olursun sen. Şimdiki çocuklar çok hızlı büyüyor." 

               (Sayfa 31) 




    "Lütfen, bana Chris de." 
    Demek kısaltılmış isimlere geçmiştik, ha? 
    "Lütfen, bana Azrail de." 
    "Senin gibi sevimli bir kız için hiç de hoş bir isim değil." 

               (Sayfa 47) 













PUANIM  



 2 YILDIZ:   Sevgili yazar, sen bunu yazarken cidden ne düşünüyordun yahu!














 

0 yorum:

Yorum Gönder