Merhaba millet! Umarım herkes iyi ve mutludur konuşmasını yapacağım şimdi, öhöm öhöm. Öncelikle ben iyi sayılırım, muhteşem bir serinin ikinci kitabı olan Kıyamet Sonrası'nı bitirdim. Aslında dün gece üçüncü kitap olan Günlerin Sonu'nu da bitirdim. Onun yorumunu da bugün gireceğim. Üçüncü kitap bittikten sonra kalbim parçalandı resmen! Saatlerdir hiçbir şey okumadım, yeni bir kitaba başlamaya elim gitmiyor. YA NEDEN BÖYLE HARİKA SERİLER SADECE ÜÇ KİTAP? NEDEN, NEDEN, NEDEN?
İLK KİTAPTAN DA OLMAK ÜZERE SPOILER VERECEĞİM! CISSS!
VAY BU SÜPER OLMUŞ! |
İlk kitabın sonunda Raffe kanatlarını diktirmek için gitmişti ama hain Laylah ona Beliel'in iblis kanatlarını dikmişti. Beliel'e de Raffe'nin güzelim baş melek kanatlarını dikmişti falan. Penryn ise Paige'i kurtardığı sırada Beliel ve Raffe'nin kavgasını görmüştü. Raffe'ye yardım edeceğim falan derken bir akrep meleği onu ensesinden sokmuştu. Bunlar geçmiş şeyler, ilk kitabın yorumunda çok aşırı spoiler olmasın diye bunları söylememiştim ama şimdi söyleyebilirim. Daha fena şeyler de oldu.
İkinci kitabımızda Paige yine kayboluyor. Melekler onu bir canavara dönüştürdükleri için Direniş kampı ondan korkuyor ve öldürmek istiyor. Paige de kaçıyor tabii. Penryn de elbette onun peşinde. Yanında annesi de var bu sefer. Paige'i ararlarken meleklerin gizli planının merkezini buluyorlar ve fena korkunç gerçeklerle yüz yüze geliyorlar. *bunlar arka kapakta yazılanlar*
Raffe ise kanatlarının peşinde. İblis kanatları ile olduğu için meleklerin onu kabul etmeyeceklerini biliyor. O yüzden de kanatlarını geri alması lazım. Ayrıca Raffe Penryn'in öldüğünü sanıyor. Bu yüzden kitabın büyük bir kısmında Raffe yok. Onu gördüğümüz bir kısım var ortalarda, sonra da zaten karşılaşıyorlar. 260 larda falan olması lazım. AY O SAHNELER ÇOK GÜZELDİ AMA!
Kitap da aksiyon bir saniye bile azalmadı. Başlarda herkes Penryn'in öldüğünü sanıyordu ama o kısa süreli bir felç geçirmişti sadece. Ondan sonra ise Direniş kampında olanlar, Paige'nin kaçması, Penryn ve annesinin onun peşine düşmesi, Clara'nın da onlarla birlikte gelmesi ile yavaşça devam etti. Clara da akrep meleklerinin soktuğu bir insan bu arada. Kendisi çok güzel bir bayandı ama akrep melekler onu sokup kuruttular. Ay içim bir tuhaf oldu. Böyle deyince ne dediğim pek anlaşılmadı ama neyse boş verin.
AİİİİİİY. |
Daha sonra ise üç kadın Alkatraz'a gidiyor. (teknik olarak başta alkatraz limanını gidiyorlar ama onu da boş verin) Penryn'in annesinin iz sürme cihazı gibi bir şeyi var. Penryn ve Paige'nin kıyafetlerinin hepsine çipler yerleştirmiş ve onları o cihazdan takip ediyor. Paige de Alkatraz da. Onlar da o yüzden oraya gidiyorlar ama orada Beliel'i ve akrep melekleri görüyorlar. (bir de kısa bir an için Raffe'i görüyoruz) Akrep melekler tarafında yakalanan bir sürü insan var, hepsi bir gemi ile Alkatraz'a götürülüyor. Öhöm öhöm, bir şeyler oluyor Penryn insanlara yardım etmek istiyor ama akrep melekler onları da yakılıyor ve hepsi Alkatraz'a götürülüyor.
Alkatraz da akrep meleklerinin nasıl oluştuğunu görüyoruz. Öyk, Allah'ım nasıl bir iğrençlik tir ya o. Ya siz manyak mısınız insanlara öyle bir şeyi nasıl yapabiliyorsunuz?! Çıldırdım lan ben o sahneleri okuyunca. Yalnız bir de geceydi ben okurken, sürekli arkama bakıp durdum. Diken üstünde hareket ettim. NASIL ETKİLEDİNİZ LAN BENİ?! Susan canım yani sendeki de müthiş bir beyinmiş, vallahi hayran kaldım. Tebrik ediyorum, aşırı ürkütücü bir bayansın.
Dediğim gibi, aksiyon bir saniye bile azalmadı yani. Alkatraz'a gittiler gitmesine ama Paige'i orada yine bulamadı Penryn. Paige'nin Beliel'in peşinden kuş yuvasına gittiğini öğrendi. Paige'i canavara çeviren Doktor ile tanıştı ve bir video izledi. Video da ne olduğunu söylemeyeceğim ama orada gözyaşlarımı tutamadım. Baya ağladım çünkü duygusal bir salyangoz olmak bunu gerektirir.
Daha sonra Penryn'in bir şekilde kuş yuvasına gitmesi var. Her şeyi anlattığım için kuş yuvasına nasıl gittiğini söylemeyeceğim ama Doktor ona yardım ediyor falan filan. Kuş yuvasına gidiyor, orada Uriel'in bez bebeklerinden biri gibi davranıyor falan derken BUM! Raffe sonunda karşımıza çıkıyor!
RAFFE VE PENRYN SONUNDA KARŞILAŞINCA TEMSİLİ BEN;
Karşılaştıktan sonra her şey daha da güzel oldu zaten! Ya burada Raffe'den bahsediyoruz. RAFFE YA RAFFE! RAFFE DİYORUM SİZE YÜCE BAŞ MELEK RAFFE! ALLAH'IM O NASIL BİR MUHTEŞEMLİK?! Ya ben sana ölürüm! Biterim böyle eririm yani! Penryn ile konuşmaları, bakışları, harikalığı! GEL DE ERİME ŞİMDİ. Ay birde Ürkünç Ayı'nın gösterdiği anılar da harikaydı! Hele o saç teli anısı... *bunu açıklamayacağım, alın kitabı okuyun*
YAAA! Penryn ve Ürkünç Ayı. |
Ondan sonra işte meleklerin delirmesi ve insanları parçalaması, Paige'in yürek burkan anı, Akrep meleklerin Paige'i koruması falan derken resmen kitap bitiyor. Anlatmadığım şeyler var biliyorum ama her şeyi de anlatmak istemiyorum. Gerçekten harika devam etti seri. Penryn olağanüstü bir karakter! Bayılıyorum ona, resmen en sevdiğim kadın karakter oldu. Ailesi için her şeyi yapacak olması, her durumda güçlü kalması, cesur, sadık ve sevgi dolu olması ona harika bir karakter yapıyor. BAYILIYORUM KIZIM SANA!
Lütfen şu seriyi okumayan herkes alsın. Üç kitabın da bir oturuşta bitecek muhteşemliği var. Tabii seri bittikten sonra kötü oluyorsunuz falan ama bu seri için her şeye değer yani. Okuduğun en en en en güzel melek serisiydi. Bu yüzden de Hülya Abla'ya kocaman kocaman teşekkürler! Sen tanıştırdın beni bu harika seri ile. Bir tanesin!
Herkese gönül rahatlığı ile tavsiye ediyorum! Hepiniz okuyun, herkes okusun! A-ŞIK O-LA-CAK-SI-NIZ!
NOT: Neden melek kitapların da erkek karakterin ismi hep Raphael oluyor? Meleklerin Kanı'nda Raphael, Gölgeler de Rafa, Meleğin Düşüşü'nde Raffe. Tabii bu iki ismin kökü de Raphael. Evet güzel bir isim biliyorum ama bir seri de daha Raphael ismini görmek istemiyorum, lütfen başka isimler bulun. LÜTFEN.
ALINTILAR ♛
"Bu kadar mıyız?" dedim. "Bir tek biz mi hayatta kaldık?"
Dee Dum'a baktı. "Zombi kızların konuşmasına izin var mı?"
"Şirinlerse ve zombi kız çamur güreşi yaparlarsa, evet."
"Adamımmm. Süpersin."
(Sayfa 15)
Ilık bir kol omzumu bir kalkan gibi sardı ve beni sahnenin yan tarafına çevirdi.
"Yanımdan ayrılma," dedi tanıdık erkeksi bir fısıltıyla tepeden. Aşağıdaki azgın meleklerin ve dalgaların uğultusuna rağmen, Raffe'nin sesini duyunca, içimde bir rahatlık hissettim.
Tam ona bir şey söylemek için başımı kaldırdım ki, parmağını dudaklarıma dayayıp "Konuşma," diye fısıldadı. "Masum ve çaresiz bir kadını kurtarma fantezimi ağzını açar açmaz mahvedeceksin."
(Penryn ve Raffe, sayfa 275)
Ona uzandım; bir bağ kurmak için belki ellerimiz birbirine değebilir diye düşündüm. Ama parmaklarımın arasına yosunların dolandığını görünce, ani bir hareketle elimi salladım. Yosunlar pof diye bir ses çıkarıp Raffe'nin suratına fırladı ve ağır ağır aşağı kaydı.
Kumlara yayılıp alçak sesle güldü.
(Sayfa 293)
İçini çekti. "Kadınlara emir verildiği ve buna karşı çıkamadıkları zamanları özlüyorum."
"Bunun bir efsane falan olmadığına emin misin? Anneme kimsenin emir veremeyeceğine eminim... Asla."
"Muhtemelen haklısın. Ailende kadınların söz dinlememesi ta nesillerce geriye gidiyor olmalı. Dünyaya yayılmış bir bela gibisiniz."
(Penryn ve Raffe, sayfa 327)
0 yorum:
Yorum Gönder