Herkese Ramazan'ın ilk gününden tatlış bir merhaba! Umarım kimse oruç tutmakta sıkıntı çekmiyordur. Aslında ben şimdiden fena acıktım, çok zor durumdayım. Keşke hemen akşam olsa, burada ölmek üzereyim. Neyse, acıkmak deyince aklıma hep yemek geliyor. O yüzden bu konuyu kapatalım ve kitabın yorumuna geçelim. Kendimi tutamayabilirim o yüzden spoiler istemeyenler dikkatli olsun çünkü bu yorum spoiler içerebilir.
Kitabımız bir Dante Profesörü olan Gabriel Owen Emerson ile Dante uzmanı olmak için çalışan lisansüstü öğrenci Julia Helen Mitchell arasında olan aşırı harika aşkı konu alıyor. Yani öyle harika ki, okurken ben eridim resmen. Sıvı hale dönüştüm. Gabriel'in Julia'ya yaklaşımı, onunla konuşması, her zaman nazik ve sevecen olması gerçekten muhteşemdi. Ben Gabriel'in hem kendisine hem de duyduğu aşka hayran kaldım. Ah, keşke onun gibi biri karşıma çıksa.
Julia, bir Dante uzmanı olmak için Gabriel'in ders verdiği sınıfa yazılır. Tabii Gabriel ilk başlarda tatlı bir göt olduğu için ona biraz kötü davranır. Hafif de olsa onu rezil eder ama bence o sahne çok komikti. İkilinin karşılaşmaları hayli ilginç sizin de fark edeceğiniz gibi. Öncelikle Julia onun öğrencisi, bu gayet önemli. Bu önemli ayrıntıya sonra geleceğim çünkü Julia önceden Gabriel'i tanıyor. Onun bu okulda da ders verdiğini ve bir Profesör olduğunu da biliyor. Ne kadar ilginç değil mi? Şimdi akılda tek bir soru var, Julia onu tanıyor da Gabriel neden Julia'yı tanımıyor?
İşler böyle olunca Julia onu tanıdığını belli etmiyor. Zaten aşırı utangaç bir kız. Sürekli kızarıyor. İşin kötüsü o kızardıkça ben de kızarıyorum arkadaş. Sanki Gabriel ile olan benim, saçmalığa bak. Neyse, Gabriel'in Julia'yı hatırlaması biraz geç ve sancılı oluyor. Julia'yı tekrar kırıyor ama nasıl kırdığını söylemeyeceğim. Onu da kitaptan okuyun. Gabriel, tüm olanları hatırladıktan sonra kitap tam anlamıyla mükemmel oluyor. İkisinin arasında Profesör-Öğrenci ilişkisi olduğu için dönem bitene kadar birlikte olamıyorlar tabii, ama aralarında gözle görülen bir tutku var. Nasıl da kıskanıyorum onları!
Ayrıca Simon salağının Julia'ya yaşattıklarını okuyunca çok fena oldum. Nasıl da kullanmış ve küçük düşürmüş kızı! Hayvan oğlu hayvan! Git cehennem de yan sen Simon. Ona sinirlendiğim kadar kimseye sinirlenmedim. Profesör Pain bile ondan iyiydi! Yani o sapık kadın bile, düşünün Simon'un ne kadar iğrenç olduğunu. Bu arada Gabriel geçmişi anlattığında ben o kadar da şaşırmadım. Çocuk istememesinin altında böyle bir gerçek olduğu çok belliydi. Ah benim Gabriel'im, nasıl da kötü şeyler yaşamış. Mutlu olmayı sonuna kadar hak etti, her zaman da hak ediyordu zaten.
Son olarak, bu kitabı Elli Ton ile kıyaslıyorlar ve çok benzediğini söylüyorlar. Şahsen ben bir benzerlik göremedim. Tamam iki seride de müthiş iki adam var ama hiç de benzemiyorlar yani. Kişilikleri, geçmişleri ve yaşadığı sıkıntılar falan hiç ama hiç benzemiyor. Tek benzerlik ikisinin de evlat edinilmiş olması. Başka yok.
Her hangi bir olumsuz düşünceniz varsa ve bu yüzden de hala bu kitabı okumuyorsanız, lütfen beni dikkate alın ve en kısa zamanda okumaya başlayın. Muhteşem bir kitap, bayılacaksınız.
ALINTILAR ♛
"Sizin gibi birinin yanında öfkeye kapılmam iyi bir şey değil. Çok zararlı olabilir... her ikimiz için de." Açıklamaları öyle dürüst ve öyle korkutucuydu ki, kelimeleri Julia'yı alev gibi yakıp kavurdu.
"Gazap yedi ölümcül günahtan biri," diye cevap verdi, başını çevirip pencereden dışarıya baktı, içindeki bu yükü, hafifletmeye çabaladı.
Gabriel acı acı güldü. "Ne hikmetse, bende yedisi de var; saymaya zahmet etme: Kibir, kıskançlık, gazap, tembellik, hasislik, oburluk, şehvet."
Julia tek kaşını kaldırdı, ama ona bakmadı. "Ne hikmetse, inanmıyorum."
"Anlamanı beklemiyorum. Sende yalnızca aksilikleri çeken bir mıknatıs var, Bayan Mitchell, bende ise günahları çeken bir mıknatıs var."
(Gabriel ve Julia, sayfa 70)
"Bana kaş çatmadığın zaman, gözlerin iri ve yumuşakken, çok güzel gözüküyorsun. Her zaman çekicisin, ama öyle anlarda bir melek kesiliyorsun."
(Gabriel, sayfa 133)
"Paul beni eve götürebilirdi."
"Dedim sana, siktir et Paul'ü. Sen benim Beatrice'msin. Benim yanıma aitsin."
(Gabriel ve Julia, sayfa 279)
"Buradan nefret etmiyorum. Nasıl edebilirim?" Parmaklarını onunkilerin arasına geçirdi. "Sen buradasın."
"Teşekkür ederim."
"Varlığınla her şeyi güzelleştirdiğin için ben teşekkür ederim."
(Gabriel ve Julia, sayfa 347)
Asansöre bindiklerinde Gabriel ona döndü. "Bu hafta seni ne kadar çok özlediğimi söylemiş miydim? Günler de geceler de geçmek bilmedi."
Julia utanarak "Ben de seni özledim" dedi.
"Çok güzel görünüyorsun." Yüksek topuklularına beğenerek baktı. "Bir hayal gibisin."
"Teşekkür ederim."
"Seni Victoria stili mobilyalar bölümüne kaçırıp dört direkli yataklardan birinde aşk yapmamak için tüm öz-kontrolümü kullanmak zorunda kalacağım."
(Gabriel ve Julia, sayfa 451)
"Yara izleri asla kaybolmaz. Biz onları zaman içinde unutabiliriz, ama onlar kalıcıdır."
(Gabriel, sayfa 559)
PUANIM ♛
5 YILDIZ: Satırlarına aşık oldum! Hadi gidip evlenelim, tatlım!
0 yorum:
Yorum Gönder