Bir Kraliçe, istediği kitaplara sahip olmak için çok kötü şeyler yapar...


5.6.15

"Çarpılma - Colleen Hoover" Kitap Yorumu ♛



    Herkese soğuk bir Ankara gününden merhaba! Yani bir türlü yaz gelemedi, hep kış var burada. Yağmur yağıp duruyor, dışarı çıkmak pek mümkün değil. Durum böyle olunca ben de bitirdiğim kitap için yorum yazayım bari dedim. Çarpılma öyle muhteşemdi ki, bitmesin diye baya bir yavaş okudum. Ya aslında yavaş okumadım, bölümleri bir kaç kere üst üste okudum. İtirafımı da yaptığım için artık içim rahat.

    Çarpılma, harika yazar Colleen Hoover'ın kitabı. Gerçekten de kadın ne yazsa okunuyor yahu. Öyle bir harikalığı var işte. Neyse, kitap 18 (bu yaşa yeni giriyor aslında) yaşında bir lise son öğrencisi olan Layken'in yaşadıklarını anlatıyor. Doğa üstü hiçbir özelliği yok, bu yüzden de daha da muhteşem. Hayatın zorluğunda savrulan normal bir kız kendisi.

    YAZININ DEVAMI SPOILER İÇERİR! HABERİNİZ OLSUN. 



Biliyorum bu güzellikler Delena ama
siz Will ve Layken olarak düşünün.
    Layken, kısa bir süre önce kalp krizi sonucu babasını kaybediyor. Tabii bunlar ailecek Teksas da yaşadıkları için bir çeşit sıkıntıya giriyorlar. Annesi daha iyi bir işte çalışması gerektiğini falan söylüyor. Ama teknik olarak bunlar doğru değil, yazının devamında da ne olduğunu söyleyeceğim zaten. Yani iş böyle olunca ailecek taşınmak zorunda kalıyorlar. Güya annesi daha iyi bir işte çalışacak. Ahh, ah. Aklıma geldi ya, bak yine kötü oldum.

    Taşındıkları gün, Layken harika komşu Will ile tanışıyor. Will 21 yaşında. Muhteşem bir kişiliğe sahip. Harika şiirler yazıyor. Genç yaşında bir çocuğa bakıyor. Ben de kendisine talibim sayın seyirciler. İkisi arasında kısa zamanda bir elektriklenme oluyor. Zaten olmaması da mümkün değil, birbirleri için yaratılmışlar. Ayrıca Will'in anne ve babası da yok. Kendi kardeşine bakmak zorunda. Ayy, yerim ya ben onu.

    Will ve Layken arasında sevimli şeyler olurken, Kel ve Caulder arasında da sıkı bir dostluk kuruluyor. Kel bizim kızın, Caulder da muhteşem Will'in kardeşi. İkisi de dokuz yaşında. İkisi de müthiş çocuklar. Aslında bu kitaptaki her karakter öyle güzel ki, insan hiçbirinden nefret edemiyor. Hepsi gerçek hayattan karakterler, hepsi içimizden insanlar yani. Çoook seviyorum onları, çoooook.

     Daha sonra kitapta, Will ve Layken randevuya çıkıyorlar. Birlikte şiir atışmasına gidiyorlar. O sahnelere bayılıyorum ya, okurken yüzümde hep bir gülümse vardı. Aklıma geldikçe de kalbim sıcacık oluyor. Ahh Will ah. Neyse, bu ikisinin sevimli bir şekilde ilişkiler başlıyor ama öyle devam etmiyor maalesef. Layken gittiği lisenin ilk gününde Will'i görüyor. Hem de öğretmen olarak. Tabii hem Layken, hem de ben şoktaydık o sıra. Ya düşünsenize, sevdiğiniz adam sizin öğretmeniniz çıkıyor. Resmen kabus, hem de en beter kabus.

    Sizin de tahmin edeceğiniz gibi, Will işini kaybetmemek için Layken ile olan ilişkisini bitiriyor. Fena sahneler var buralarda, insan okurken nasıl kötü oluyor ya. Çok bahsetmeyeceğim neler olduğundan, zaten pek iyi şeyler de olmuyor. Will ve Layken bir yakınlaşıyorlar, bir uzaklaşıyorlar. Will ona karşı duvarlarını bir indiriyor, bir kaldırıyor.

    Tüm bunlar yetmezmiş gibi, annesi hakkında olan gerçek ortaya çıkıyor. Bakın ben yukarıda uyarmıştım, buralar ağır spoiler. Neyse, Julia (yani annesi) kanser. Akciğer kanseri. Hem de en kötü huylusundan. İşte ben bunu öğrenince nasıl ağlamıştım ya, anlatamam size. Çok fena aşırı kötü olmuştum. Aklıma geldi ya şimdi, gözlerim yine doldu. Gittikçe solu göz oldum ben.

    Neyse, yorum baya uzun oldu ama umarım bu kitabı fena halde çok sevdiğimi anlamışsınızdır. Herkes bu kitabı okusun, hayatın önemsiz olduğunu ve sınırlarımızın aşılması gerektiğini çok süper bir şekilde anlatıyor. Kalbimin küçük köşeciğinde büyük bir iz bıraktı bu kitap.







                                                 ALINTILAR ♛ 



      Ölüm. Hayatta kaçınılmaz olan tek şey.
    İnsanlar ölüm hakkında konuşmaktan hoşlanmaz
                      çünkü bu onları üzer.  
    Kendilerinin olmadığı bir hayatın nasıl devam edeceğini
                       düşünmek istemezler
      sevdikleri insanların hepsi kısa süreliğine yas tutar
                   ama nefes almaya devam ederler.
      Kendileri olmadan hayatın nasıl devam edeceğini
                        düşünmek istemezler
                        Çocukları büyüyecek
                                Evlenecek
                              Yaşlanacak... 
      Kendileri olmadan hayatın nasıl devam edeceğini
                         düşünmek istemezler.
                       Maddi eşyaları satılacak 
     Tıbbi dosyalarına 'Dosya kapandı' mührü basılacak
    İsimleri onları tanıyan herkes için bir anı olarak kalır
      Kendileri olmadan hayatın nasıl devam edeceğini
     düşünmek istemezler, o yüzden ölümü olduğu gibi
    kabullenmek yerine bu konudan tamamen kaçınırlar, 
              Bir şekilde, kendilerini ıskalaması için
                  dua eder ve bunu umut ederler 
                        Ölümün unları unutup
                bir sonraki kişiye geçmesini isterler
    Hayır, kendileri olmadan hayatın nasıl devam edeceğini
                             düşünmek istemediler. 
                                Ama ölüm onları
                                      unutmadı. 
                           Aksine, TIR kılığına giren
                   ve sis bulutunun arkasına saklanan
                       ölümle kafa kafaya çarpıştılar
                                        Hayır.
                           Ölüm onları unutmadı.

             (Will'in şiiri, sayfa 55,56) 




    "Kalbin yine olmaz diyor
    Beni nasıl bir şeye bulaştırdın böyle?
    Ama hislerin varken
    Seni yükseltip her yere götürebilirler."

              (The Avett Brothers, Living of Love) 




    "Yarın kimin umurunda?
    Yarın da herhangi bir gün değil mi?"

                (The Avett Brothers, Swept Away) 




    "Ölecek misin?"
    "Hepimiz bir gün öleceğiz, öyle değil mi?" diye karşılık verdi annem.

                  (Sayfa 195) 




    "Hayat bu. Hep böyle oldu. Kötü şeyler olur. Oldukça sık olur hem de."

                  (Eddie, sayfa 209) 




    Hiçbir şey kalıcı değildi. Hepimizin tek ortak noktası kaçınılmazlıktı. Hepimiz eninde sonunda ölecektik.

                   (Sayfa 235) 




    "Ben de birçok insandan
    Farklı değilim
    Hiçbir şey bilmediğimiz şeyler hakkında
    Konuşmaya bayılırız."

                   (The Avett Brothers, 10.000 words) 








                                                 PUANIM ♛ 



          5 YILDIZ:  Satırlarına aşık oldum! Hadi gidip evlenelim, tatlım!




 








0 yorum:

Yorum Gönder