Herkese soğuk bir Ankara gününden merhaba! Yani bir türlü yaz gelemedi, hep kış var burada. Yağmur yağıp duruyor, dışarı çıkmak pek mümkün değil. Durum böyle olunca ben de bitirdiğim kitap için yorum yazayım bari dedim. Çarpılma öyle muhteşemdi ki, bitmesin diye baya bir yavaş okudum. Ya aslında yavaş okumadım, bölümleri bir kaç kere üst üste okudum. İtirafımı da yaptığım için artık içim rahat.
Çarpılma, harika yazar Colleen Hoover'ın kitabı. Gerçekten de kadın ne yazsa okunuyor yahu. Öyle bir harikalığı var işte. Neyse, kitap 18 (bu yaşa yeni giriyor aslında) yaşında bir lise son öğrencisi olan Layken'in yaşadıklarını anlatıyor. Doğa üstü hiçbir özelliği yok, bu yüzden de daha da muhteşem. Hayatın zorluğunda savrulan normal bir kız kendisi.
YAZININ DEVAMI SPOILER İÇERİR! HABERİNİZ OLSUN.
Biliyorum bu güzellikler Delena ama siz Will ve Layken olarak düşünün. |
Taşındıkları gün, Layken harika komşu Will ile tanışıyor. Will 21 yaşında. Muhteşem bir kişiliğe sahip. Harika şiirler yazıyor. Genç yaşında bir çocuğa bakıyor. Ben de kendisine talibim sayın seyirciler. İkisi arasında kısa zamanda bir elektriklenme oluyor. Zaten olmaması da mümkün değil, birbirleri için yaratılmışlar. Ayrıca Will'in anne ve babası da yok. Kendi kardeşine bakmak zorunda. Ayy, yerim ya ben onu.
Will ve Layken arasında sevimli şeyler olurken, Kel ve Caulder arasında da sıkı bir dostluk kuruluyor. Kel bizim kızın, Caulder da muhteşem Will'in kardeşi. İkisi de dokuz yaşında. İkisi de müthiş çocuklar. Aslında bu kitaptaki her karakter öyle güzel ki, insan hiçbirinden nefret edemiyor. Hepsi gerçek hayattan karakterler, hepsi içimizden insanlar yani. Çoook seviyorum onları, çoooook.
Daha sonra kitapta, Will ve Layken randevuya çıkıyorlar. Birlikte şiir atışmasına gidiyorlar. O sahnelere bayılıyorum ya, okurken yüzümde hep bir gülümse vardı. Aklıma geldikçe de kalbim sıcacık oluyor. Ahh Will ah. Neyse, bu ikisinin sevimli bir şekilde ilişkiler başlıyor ama öyle devam etmiyor maalesef. Layken gittiği lisenin ilk gününde Will'i görüyor. Hem de öğretmen olarak. Tabii hem Layken, hem de ben şoktaydık o sıra. Ya düşünsenize, sevdiğiniz adam sizin öğretmeniniz çıkıyor. Resmen kabus, hem de en beter kabus.
Sizin de tahmin edeceğiniz gibi, Will işini kaybetmemek için Layken ile olan ilişkisini bitiriyor. Fena sahneler var buralarda, insan okurken nasıl kötü oluyor ya. Çok bahsetmeyeceğim neler olduğundan, zaten pek iyi şeyler de olmuyor. Will ve Layken bir yakınlaşıyorlar, bir uzaklaşıyorlar. Will ona karşı duvarlarını bir indiriyor, bir kaldırıyor.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi, annesi hakkında olan gerçek ortaya çıkıyor. Bakın ben yukarıda uyarmıştım, buralar ağır spoiler. Neyse, Julia (yani annesi) kanser. Akciğer kanseri. Hem de en kötü huylusundan. İşte ben bunu öğrenince nasıl ağlamıştım ya, anlatamam size. Çok fena aşırı kötü olmuştum. Aklıma geldi ya şimdi, gözlerim yine doldu. Gittikçe solu göz oldum ben.
Neyse, yorum baya uzun oldu ama umarım bu kitabı fena halde çok sevdiğimi anlamışsınızdır. Herkes bu kitabı okusun, hayatın önemsiz olduğunu ve sınırlarımızın aşılması gerektiğini çok süper bir şekilde anlatıyor. Kalbimin küçük köşeciğinde büyük bir iz bıraktı bu kitap.
ALINTILAR ♛
Ölüm. Hayatta kaçınılmaz olan tek şey.
İnsanlar ölüm hakkında konuşmaktan hoşlanmaz
çünkü bu onları üzer.
Kendilerinin olmadığı bir hayatın nasıl devam edeceğini
düşünmek istemezler
sevdikleri insanların hepsi kısa süreliğine yas tutar
ama nefes almaya devam ederler.
Kendileri olmadan hayatın nasıl devam edeceğini
düşünmek istemezler
Çocukları büyüyecek
Evlenecek
Yaşlanacak...
Kendileri olmadan hayatın nasıl devam edeceğini
düşünmek istemezler.
Maddi eşyaları satılacak
Tıbbi dosyalarına 'Dosya kapandı' mührü basılacak
İsimleri onları tanıyan herkes için bir anı olarak kalır
Kendileri olmadan hayatın nasıl devam edeceğini
düşünmek istemezler, o yüzden ölümü olduğu gibi
kabullenmek yerine bu konudan tamamen kaçınırlar,
Bir şekilde, kendilerini ıskalaması için
dua eder ve bunu umut ederler
Ölümün unları unutup
bir sonraki kişiye geçmesini isterler
Hayır, kendileri olmadan hayatın nasıl devam edeceğini
düşünmek istemediler.
Ama ölüm onları
unutmadı.
Aksine, TIR kılığına giren
ve sis bulutunun arkasına saklanan
ölümle kafa kafaya çarpıştılar
Hayır.
Ölüm onları unutmadı.
(Will'in şiiri, sayfa 55,56)
"Kalbin yine olmaz diyor
Beni nasıl bir şeye bulaştırdın böyle?
Ama hislerin varken
Seni yükseltip her yere götürebilirler."
(The Avett Brothers, Living of Love)
"Yarın kimin umurunda?
Yarın da herhangi bir gün değil mi?"
(The Avett Brothers, Swept Away)
"Ölecek misin?"
"Hepimiz bir gün öleceğiz, öyle değil mi?" diye karşılık verdi annem.
(Sayfa 195)
"Hayat bu. Hep böyle oldu. Kötü şeyler olur. Oldukça sık olur hem de."
(Eddie, sayfa 209)
Hiçbir şey kalıcı değildi. Hepimizin tek ortak noktası kaçınılmazlıktı. Hepimiz eninde sonunda ölecektik.
(Sayfa 235)
"Ben de birçok insandan
Farklı değilim
Hiçbir şey bilmediğimiz şeyler hakkında
Konuşmaya bayılırız."
(The Avett Brothers, 10.000 words)
PUANIM ♛
5 YILDIZ: Satırlarına aşık oldum! Hadi gidip evlenelim, tatlım!
0 yorum:
Yorum Gönder