Hepinize mutlu bir cuma gününden merhaba! Öncelikle kandilinizi kutluyorum ve hepinize güzel bir gün geçirmenizi söylüyorum! Blog ile pek ilgilenemiyorum, biliyorum ama bu benim elimde olan bir şey değil maalesef. Yine de kitap okudukça yorum yazmaya çalışıyorum. Şu sıralar zaten Watty diyarından çıkan kitaplara dadandım, aslında çoğunu İnternet üzerinden okudum ama yeniden düzenlendiği için merak ediyorum. Bir de Hülya ablanın, canımın içinin gönderdiği kitaplar var. Yeni yedi kitap daha gönderdi ve ben hala onlar için bir yazı yazmadım. Yüzüme tükürseniz yeridir.
Neyse, neyse. Gelelim kitabın yorumuna! Karanlık Lise bence hak ettiği yerlere gelememiş bir kitap. Çünkü daha çok okunmayı hak ediyor ve kesinlikle en iyi genç kurgulardan bir tanesi. İnsanların bu kitaptan sırf Watty diyarından çıktığı için nefret etmeleri çok ama çok saçma. Alya o kadar emek vermiş bu kitaba ve sen okumaya bile zahmet etmeden onun onca emeğini kendi kafanda değerlendiriyorsun. Bu gerçekten çok iğrenç bir şey.
Biliyorum iğrenç oldu ama bu yazıya bir resim lazımdı! |
Evet, hafif de olsa içimi döktükten sonra kitabımıza geçebiliriz. Kitap, Güneş adında, mini minnacık olan bir kızın yaşadıklarını konu alıyor. Kendisi daha lisede, o yüzden çok da büyük sayılmaz. Ayrıca onun yaşının çok da büyük olmaması bence bir eksi değil, bir artı. Bu da bizim gibi genç kızların (minik kızların) ona daha çabuk ısınmasını sağlıyor. Ben ona hemencik ısındım mesela, çok tatlı bir kız. Demir gibi bir öküze katlanıyor, nasıl tatlı olmasın kız!
Demir de hikayemizin kötü çocuğu bu arada. Yani bana göre bazen kötü, bazen de bir pamuk şeker kadar yumuşak ve iyi. Karanlık Lise 2 yi de okumaya başladığım için o kitaptan spoiler vermemek için kendimi zor tutuyorum! Ama ben zaten biliyordum, yine de iyi ve sevimli bir kız olduğum için size bu konu hakkında bilgi vermeyeceğim.
Neyse işte, hikayeyi bir türlü anlatamadım. Güneş çok kısa bir zaman önce kendisinin de olduğu bir araba kazasında, annesini, babasını ve erkek kardeşini kaybediyor. Ama onlara kimin çarptığı bilinmiyor. Daha doğrusu bunun üstü para ile kapatılmış. Oooo! Spoiler niyetinde bir bilgi geldi! İşte durum böyle olduğu için Güneş de halası ve eniştesi ile yeni bir hayata başlıyor. Yeni okul, yeni arkadaşlar. Onun yolu da okuduğu kolejden atılması ile Demir prensin okuluna düşüyor. Okulda da yok yok bu arada! Sürtüğün den tut, hırsızına kadar her şey var! İşler böyle ilerliyor ve bizim kız bu okula kayıt oluyor. Demir prens ile tanışması da pek kısa sürüyor, çünkü kendileri ile aynı sınıftalar! Ve aynı sıradalar, ne tatlı.
Sonra olan olaylar çok sevimli. Demir öküzünün kendi tabularını yıkması var. Yeni arkadaşlar var. Sürtük Cansu var. Yeni arkadaşlar demişken, Helin ve Doğukan aşırı tatlı ama ya! Yerim ben onları, yerim! Esma ve Burak da hayal gibi bir birliktelik yaşıyorlar valla! Tam ısırmalık onlar. Ayyy! Ben kendi aşkımı unuttum gitti! Arda! Hayatımın anlamı, iğrenç esprileri ile kalbime taht kuran gözlüklü prens! Bu arada bende gözlüklüyüm, ne kadar harika bir ikili oluruz değil mi?
İşler böyle sevimli bir şekilde giderken, araya üçüncü bir kişi giriyor tabii. Ama Allah'tan çok bir pislik çıkaramıyor. Müzikal sahneler falan harikaydı zaten. Özellikle de Say Something sahnesi! Öldüm de dirildim ben o bölümleri okurken.
Kitabı ilk kez okuyanlar son sahneye çok fena şaşırmışlar ama bence şaşırılacak bir şey yoktu ortada. Mezarlık sahnesinde ben neler olduğunu anlamıştım bile. Çok belliydi bu.
Son olarak aşkım Arda ile iğrenç bir espri yaparak yorumu bitiriyorum! Arda; "Demir Bakır Çinko" diyor ve bende "Güneş Ay Yıldız" diyorum. Ne kadar da iğrençti, öyle değil mi?
ALINTILAR ♛
"Hiç renkli bir şeyin yok mu senin?" diye sordum.
"Hayatımda renge ihtiyacım yok," diye cevapladı ses tonunun kızlar üstündeki etkisini bilmiyormuş gibi normal bir şekilde.
Bir insanın nasıl renge ihtiyacı olmazdı ki?
"Gözlerin öyle demiyor ama," diye karşılık verdiğimde bana dönüp baktı ve dudakları aralandı.
(Güneş ve Demir, sayfa 36)
"Civcivim yuvadan uçacaksa önce kiminle uçacağını bilmem gerek," dedi. Alay ediyor gibi söylemişti ama yüzünde alaydan eser yoktu.
"Biliyorsun değil mi, civcivler uçmuyorlar," dediğimde "Bir kere de bozmasan olmaz mı Güneş!?" dedi ve işe döndü.
(Güneş ve Arda, sayfa 147)
"Bir adım var, biliyorsun değil mi?" dedim ve Demir'in yine beni sinir edecek bir şey söylemek üzere olduğunu anladım.
"Evet. Neydi ya. Yıldız mıydı? Venüs müydü? Mars mı? Bir şeydi galiba, aklıma gelmedi şu an..."
(Güneş ve Demir, sayfa 164)
"Dondurulmuş gıda yemekten mi bu kadar soğuk bir insan oldun çıktın sen böyle yoksa?"
(Güneş iğrenç espri yaparken, sayfa 261)
PUANIM ♛
4 YILDIZ: İlişkimiz böyle güzel devam ediyorken, neden bu kadar çabuk bittin ki?
1 yorum:
açamıyorum kitabi nasıl açayım
Yorum Gönder