Herkese muhteşem bir kitap yorumundan merhaba! Aslında biraz mahcubum, biraz değil yani baya baya mahcubum çünkü böyle harika bir kitabı çok geç okudum. Bu tamamen diğer kitapların suçu. Hepsi beni baştan çıkardı ve Duygu'yu okumamı engelledi. Neyse ki şöyle bir göz atayım dedim ve anında bitirdim. Sadece yorumu geç yazıyorum, yoksa kitap biteli çok oldu yahu. Hemencik kendini okutuyor, Işıl abla yine döktürmüş.
Sevimli oldu bence. |
Dediğim gibi Duygu kaçırılıyor ve onu kaçıran adamlar da babasının teslim olmasını falan istiyorlar. Ama yaşanan olaylar sonucunda babası ölüyor ve Duygu da öylece onların elinde kalıveriyor. Ta kii, Sedat gelip onu kurtarana kadar! Onların tanışması da böyle işte! Daha doğrusu Duygu'nun develerini ve özellikle de Sedat'ı tanıması böyle başlıyor.
Geçmişlerinden de az biraz bahsettiğime göre, yedi yıl sonrasına gidebilirim. Aslında Duygu'nun annesine de içimdeki nefreti kusmak istiyorum ama kendimi tutacağım. Sonuçta onu Duygu bile affetti, ben de kötü bir şey söylemeyeceğim ve bu konuda da spoiler de kesinlikle vermeyeceğim. Nefretimi kusacağım kişi Senem olacak! Allah onu kahretsin, evlerine ateşler salsın diyorum! Ya nasıl gıcık bir karakterdir! Gerçek olsa ben saçını başını yolacağım yahu! O derece nefret ettim hatundan. Neyse ki tekrar ortaya çıkmadı da rahatladım. Nazlı bile ondan iyiydi ayol!
Şimdi Senem, Sedat'ın sevgilisi oluyor. Sevgilisi ama canımın içi Sedat onu sevmiyor! Ha ha ha! Kimi sevdiğini bence hepimiz biliyoruz da bir safım Duygu bilmiyor. Allah'tan öğrenmesi çok ama çok sevimli oluyor! Böyle Sedat onu öpüyor falan pek sevimli yahu. Neyse konudan konuya atladım, çok pardon. İşte bizim saf Duygu, Sedat'ın ona olan hislerini bilmiyor. Yani kız aklına bile getirmiyor, o derece saf ve masum. Çok sevimli ya, çok aşırı çok seviyorum Duygu'yu. Neyse işte bizim safın develeri, yani Sedat, Bekir ve Ali'm onu el üstünde tutuyorlar. Bekir ona baba olmuş, Ali'm ise bir kardeş. Sedat da kendisinin ruh ikizi ama sonra farkına varacak. İşler böyle devam ederken araya üçüncü şahıslar giriyor. Senem gıcık, Deniz de deli. Deniz demişken, ya ben onu da sevdim aslında. O olmasa çocuk gitmişti resmen! Aldırırdı Duygu! O çocuk olayınında nedeni pek bir tatlıydı. Ah Sedat, ah! Kalbim senin için atıyor.
Tuhaf oldu ama olsun! |
Bu kitabı hala okumayanlar varsa, ya da benim gibi hala erteleyenler varsa, lütfen daha fazla durmasınlar. Hemen en yakın kitapçıya gitsinler ve muhteşem Işıl ablanın tüm kitaplarını alsınlar.
ASLA PİŞMAN OLMAYACAKLAR ÇÜNKÜ IŞIL ABLA DÜNYANIN SEKİZİNCİ HARİKASI GİBİ BİR ŞEY YAHU!
Zaten Işıl ablanın kitaplarını okuyanlar anında kendisine hayran olacaktır. Mesela ben, kendisi için ölüyorum! Umarım bir gün yüz yüze konuşabilir ve ona sarılabilirim. Aşırı muhteşem bir insan kendisi, fena seviyorum ya!
ALINTILAR ♛
"Senin için ne anlama geldiğimizi bilmiyorum Sedat, bunu bize hiç belli etmedin. Biz hep süper güçlerimiz varmışcasına senin beynini okuduk ve ona göre hareket ettik. Biz üç kişiyiz ve Senem seni bu üç kişiden koparmak için elinden geleni yapıyor. Başarıyor da!"
"Beni senden kimse koparamaz," dedi. Ses tonu o kadar içten ve gerçekti ki!
(Duygu ve Sedat, sayfa 74)
Karşıdan gelen birkaç güzel kız bizimkileri süzdüğünde, "Bakalım çocuk hanginizden?" diye seslice söylenince bizimkiler şok olmuş bir halde bana bakıyordu. Bekir aptala bağlamıştı. Ali'm, "Duygu, yemin olsun dilini harbiden kestiririm ha," dedi. Sedat'sa kulağıma eğilip, "Benden," deyince mal gibi ona bakakaldım.
(Sayfa 102)
Kafamı kaldırıp yüzüne baktığımda, gülmenin ona çok yakıştığını düşündüm. Parmak uçlarımda yükselip gamzesini öptüm. "Gamzelerini seviyorum," dediğimde, kalbim niye hızlı çarpıyordu? Yine fazla kapalı bir alanda kalmıştım. Sedat durgunlaşmıştı ve kömür karası gözleri gözlerimden bir an bile ayrılmıyordu. "Ben senin her şeyini seviyorum," derken asansörün kapısı açıldı ve biz Gül Abla'ya resmen yakalandık. Of, niye ben ya!
(Sayfa 143)
"Anlamış mıdır?" dedim usulca Hacer Ana'yı kastederek.
"Neyi?" dediğinde dün geceyi kastederek kaşlarımı kaldırdım.
"Dün geceyi anlamamıştır da sabahı anlamıştır. Çok çığlık attın," dediğinde kızarma ne kelime, morarmıştım.
"Sen! Sen! Gerçekten terbiyesizsin. Senin ar damarın yok!" deyince yüzünü boynuma değil, koynuma gömüp arsızca dudaklarını dolandırıyordu. "Çok güzeldi ama," dedi sesi boğuk, sakalları tenimi çiziyordu.
(Sayfa 340)
"Sana güzel olma dedim."
"Olmam lazım."
"Lazım mı?"
"Evet..."
"Niye güzel olman lazımmış?"
"Senin için."
"Ben senin güzelliğini bilmiyor muyum?"
"Biliyor musun?" dedim umutla.
Kulağıma eğildi. "Bu gece daha detaylı baksam belki daha iyi olur."
(Duygu ve Sedat, sayfa 356)
"Sedat gerçekten çok kötüsün," dediğimde asansörün içinde beni sıkıştırmış, elleri bacaklarımın arasındaydı.
"Kötüyü göstereceğim ben sana, bir eve gidelim. Sana neler yapacak o kötü Sedat?"
"İşin gücün..." dedim ve gerisini Sedat tamamladı "...sensin," dediğinde asansör aşağı inmişti. Gecenin biri olmuştu ve Beykoz'a gidiyorduk.
(Sayfa 432)
"İlişki mi?"
"Evet, beğenemedin mi?"
"Lan çocuğumu doğuracaksın, kalkmış ilişki diyorsun."
"Ne diyeyim?"
"Kocam de! Hayatım de! Ömrüm de,"
(Duygu ve Sedat, sayfa 630)
PUANIM ♛
5 YILDIZ: Satırlarına aşık oldum! Hadi gidip evlenelim, tatlım!
2 yorum:
Çok tatmin edici bir blog yorumu olmuş. Sedat ve Duygu tutkunu olan beni çok mutlu ettiniz, teşekkürler efenim ;)
Asıl senin bu güzel yorumun beni çok mutlu etti Nehir ablam! Senin harika kitaplarını da yorumlamayı çok isterim! 😍😍😍😍
Yorum Gönder