Bir Kraliçe, istediği kitaplara sahip olmak için çok kötü şeyler yapar...


1.3.15

"Postacı Kapıyı Çalmayacak - Ava Dellaira" Kitap Yorumu ♛



    Hepinize yine bir pazar gününden merhaba! Hafta içi pek yazı yazamıyorum, o yüzden hep hafta sonuna denk geliyor. Aslında hafta sonu da zar zor yazıyorum ya neyse. En azından yazabiliyorum, bu da bir ilerlemedir bence. Kitap aslında dün gece bitti ama benim tembelliğim yüzünden ancak şimdi yorum yazabiliyorum.

    Kitap tam beklediğim gibiydi diyemeyeceğim. Beklediğimden kat be kat daha iyiydi çünkü. Aslında okurken sürekli Saksı Olmanın Faydaları'nı okuyormuş gibi hissettim. O da süper güzel bir kitaptı zaten, favorilerim arasında. Laurel ve Charlie o kadar da birbirlerine benzemiyorlar ama yine de okurken onu hatırladım. En azından acı ile baş etme yöntemleri az da olsa benziyor.

    KÜÇÜK DE OLSA SPOILER TEHLİKESİ VAR! HABERİNİZ OLSUN. 



Nehir olayı falan. Anlamlı oldu. 
    Laurel, kısa süre önce ablasını kaybetmiş normal bir kızdır. May'ın nasıl öldüğünü sadece o biliyor çünkü ablasının öldüğü gece sadece ikisi vardı. Yani normal bir sinema gecesine çıkmışlardı. Onun ölümünden sonra Laurel'in yaşadıklarını atlatabilmesi haliyle çok zor oluyor. Aslında kitabın sonuna kadar atlatamıyor da diyebiliriz. Sonra liseye başlıyor ve İngilizce öğretmenin verdiği bir ödev ile ölü insanlara asla gönderilmeyecek olan mektupları yazıyor. Seçtiği insanların hepsi de müthiş bu arada. Bayılacaksınız.

    Daha sonra lisede yeni arkadaşlar edinmeye başlıyor. Süper havalı insanlar onlar da. Tristan, Kristen, Natalie ve Hannah. Aralarındaki dostluk gerçekten harikaydı, ne olursa olsun birbirlerine destek olmaları falan. Müzik zevkleri bile tapılası! Ah, unutmadan bir de Sky var. Onunlar ilgili bir tuhaflık olduğunu baştan beri biliyordum zaten. May ile bir ilgisi olduğunu da biliyordum. Şap diye Laurel'e ona benziyorsun demesi bile çok tuhaf bir davranıştı. Neyse en azından sonunda piçlik yapmayı bıraktı ya, önemli olan bu.

    Laurel'in ablasını bu kadar çok sevmesi beni çok duygulandırdı. Okudukça keşke benim de bir kardeşim olsaydı demeye falan başladım, çok fena etkiledi beni. Onun üzülmemesi için sinema geceleri ne olduğunu bile son ana kadar söylemedi. Bence Laurel hiçbir konuda suçlu değildi, yaşadığı acıları anlattıkça içimden onu sımsıkı kucaklamak geldi. Onun o küçük kalbini elime alıp korumak istedim. O da aynı şeyi Sky için söylemişti bu arada. Ondan alıntı yaptım. Zaten okuyanlar anlamıştır.

    Laurel'in yaşadığı zorluklar yetmezmiş gibi bir de annesinin gitmesi var. Tamam zaten anne ve babası boşanmıştı ama kadın resmen Kaliforniya'ya, dünyanın bir ucuna gitti kızını bırakıp. Çok sorumsuzca gerçekten. Hele ikisinin yaptığı kısacık telefon konuşmaları... Söyleyecek tek bir kelimem bile yok. Neyse ki sonra geldi salak kadın. Bir anne olduğunu geç de olsa hatırladı hanımefendi.

King Cobain. 

    Sanırım ben en çok Laurel'in tüm olayları arkasında bırakıp ciddi anlamda büyümesini sevdim. İnsan okurken onun büyüdüğünü gerçekten hissediyor. İlk sayfadan son sayfaya kadar onunla olayları yaşadığım için nasıl büyüyüp geliştiğini de hissettim doğal olarak. Hem aradaki fark çok belirgin zaten.

    Şuan için tek istediğim böyle güzel bir kitabın film olması! Ne kadar da güzel olurdu ama. Bayıla bayıla izlerdim muhtemelen. Bu kitaptan iyi bir film çıkar, buna inancım tam.






                                          ALINTILAR ♛ 



    "Size çok yakın olan bir şeyi kaybettiğinizde biraz da kendinizden bir şeyler kaybetmiş olursunuz."

             (Laurel, sayfa 16) 




    "Hadi uçalım," dedim Sky'a. Galiba o sırada biraz da çakırkeyiftim.
    "Tavan problem çıkarabilir," dedi Sky.

             (Sayfa 113) 




    Kusursuz bir ailenin içinde büyüyen bir kişi bile tanımıyorum. Sanırım bu yüzden herkes kendine bir aile kurmaya çalışıyor. Sıradan hale gelmiş ortak bir tuhaflık.

             (Sayfa 157) 




    Bazı anların insanın bedenine kazındığını fark ettim. Merak ya da acı, Korkudan yapılmış sert meyve çekirdekleri gibi öylece derinin altına yapışıp kalıyor ve geri kalan her şey onların etrafında büyüyor. Şöyle bir döndüğünde ya da düştüğünde biri yerinden oynayıveriyor. Bazen eriyip kanına karışıyor bazen de büyüyüp bir ağaca dönüşüyor. Bazen bir tanesi yüzeye çıktığında hepsi birden peşinden geliyor.

             (Sayfa 204) 








                                              PUANIM 



           5 YILDIZ:  Satırlarına aşık oldum! Hadi gidip evlenelim, tatlım!







4 yorum:

Adsız dedi ki...

Spoiler vermişsin ya. Annesinin geleceğini ve sky'ın piçlik yapmayı bıraktığını söyleyerek. Uyarı koymalısın oralara.

Zeynep Dilara dedi ki...

Ovvv bu tamamen benim salaklığım! Çok üzgünüm, çok! Affet beni! :(

Adsız dedi ki...

May nasıl ölüyor?

Zeynep Dilara dedi ki...

Bundan bahsetmek istemiyorum, bence kitabı alıp okuyarak öğrenmelisin :)

Yorum Gönder