Bir Kraliçe, istediği kitaplara sahip olmak için çok kötü şeyler yapar...


26.8.19

"Kızıl Damla - Jeaniene Frost" Kitap Yorumu ♛



    Herkese selam olsun ey insanlık! Neredeyse bir haftadır yazı yazmıyordum ama sonunda yine buradayım işte. Ben neler yaptım bu süre içinde, bir şey yapmadım açıkçası. Ehehe, iğrenç bir espri yapardım ama neyse. Bir ara dışarı çıktım, yani aslında genellikle dışarıdaydım. Bilindik şeylerle uğraştım, akıl ve ruh sağlığım da şuan iyi. Umarım herkes de bu şekilde ve iyidir diyorum, yoruma geçiyorum!

ama kapak pek kötü, baya kötü.
   Gece Avcısı serisinin üçüncü kitabının sonunda Randy ölmüştü. Kendisi Denise'nin kocası oluyor bu arada, unutanlar için söyleyeyim dedim. Bende Denise'nin başına neler geldiği çok çok merak etmiştim, o yüzden dördüncü kitaba değil de Kızıl Damla'ya başladım. Ve iyi ki iyi ki öyle yapmışım! Ay sen nasıl güzel bir kitapsın, ben sana ölürüm, bayılırım! O kadar müthiş bir kitaptı ki! Keşke tek kitap olmasaydı da Denise ve Spade'i daha çok okuyabilseydik.

    Kısaca konudan bahsedeyim hemen. Denise, kocasının başına gelenlerden sonra vampirlerle ilgili her şeyden uzaklaşmıştır. Onlarla ilgili tek bir şey bile duymak istemiyorduk ki bence gayet haklı. Bu yüzden Cat ile de bir yıla aşkın süredir konuşmamıştır. Ama Denise'nin halası ve kuzeni aniden ölmüştür. Diğer kuzeni ise gözlerinin önünde öldürülmüştür! İşte tam bu noktada seriye iblisler dahil oluyor. İblis Raum, yıllar önce Denise'nin akrabası tarafından kandırılmış ve karşılıklı yapılan anlaşmanın kendisine düşen kısmını yerine getirmemiştir. Akrabasının adı da Nathaniel bu arada. Neyse, Raum yıllardır Nathaniel'i aramıştır ama vampirler onu sakladığı için bulamamıştır. Raum da buna aşırı sinirlendiği için 'sen misin beni delirten' diyerek Nathaniel'in soyundan gelenleri öldürmeye başlamıştır. Denise ile de böyle tanışıyorlar. Denise'e kendi iblis izlerini bırakıyor ve eğer ona Nathaniel'i bulmazsa Denise'nin anne ve babasını öldüreceğini söylüyor. Hikayemiz de böylece başlıyor.

    Denise yardım için Spade'i arıyor ve tutkulu çiftimiz bir araya geliyor. Kitabı hem Denise'nin hem de Spade'in gözünden okuyoruz ki bence bu müthiş olmuş! Çünkü Spade, Denise ile karşılaşınca onu ilk gördüğü zamanı hatırlıyor ve ben de bunu okurken eriyorum! Onu görür görmez etkilenmesi çok klasik bir durum ama ben buna BA-YI-LI-YO-RUM! Denise ve Spade çiftine gerçekten bayıldım. İkisinin de acılı bir ilişki yaşamış olması, sevdikleri insanları kaybetmeleri yine klasik ama birbirlerini anlamaları ve tamamlamaları için bu durum şarttı sanırım. Ve Jeaniene hanımcığımın olayları uzatmamasına, çiftleri çok süründürmeden bir araya getirmesine bayılıyorum. Tamam çok şey yaşıyorlar, bir sürü bir sürü kötü olay oluyor ama sonunda olay mutlu sonla bitiyor. Sadece azıcık daha az kötü olay olsa da cağnım çiftlerim biraz birbirlerinin tadını çıkartsa ayol!


    Kitaba başladığım ilk yirmi sayfada gözüm birçok kez Cat ve Bones'u aradı, yalan yok. Ama daha sonra Denise ve Spade onları hiç aratmadı. Zaten Cat ve Bones'u da gördük, ekibin bir arada olması çok tatlı bir şey bence. Ayrıca Ian her yerde vardı ve onu gittikçe daha çok sevmeye başlıyorum! Cat ve Denise'ye karşı olan tavrından dolayı çok merak ediyorum acaba Leila ile tanışsa neler der diye! Sanırım Vlad'ı da kıskanırdı. Ahahah, şapşal şey ya.

    Jeaniene hiçbir kitabında ne aksiyonu, ne tutkuyu, ne de eğlenceyi bir nebze olsun düşürmüyor. Bu yüzden kitap elinizde akıp gidiyor, okurken bırakmak bile istemiyorsunuz. Yazarın bununla birlikte toplam altı kitabını okudum ve söyleyebilirim ki favori yazarlarımın arasına girdi. Genel olarak kitaplarında sadece vampirlerin olmaması da müthiş bir şey. Mesela burada iblis olmasını da çok sevdim çünkü bir süre sonra vampir düşmanlar sıkıyor. Yani sivri dişleri, fazla hızlı olmaları falan derken başka özellikleri olmuyor düşmanların. Aşırı havalı ve zeki, müthiş derecede hoş kötü adamları çok seviyorum çünkü düşman ne kadar güçlü olursa yaşanan kargaşa da daha iyi oluyor.


GERÇEKTEN ÖYLEYDİ.

    Böyle işte, kitabın içinde yaratılan ortam çok iyiydi. Denise ve Spade'i hem birlikte hem de ayrı ayrı çok sevdim. Çoğu insan Denise'i pek sevmemiş, hep Cat'i aramış ama ben sevdim! İnsanlığını hemen bir kenara koymaması ve vicdanlı olması çok hoştu. Nathaniel'e de pek üzüldüm, o yüzden son sahneyi ayrı bir sevdim. Onlar hayal dünyamın bir köşeciğinde hep birlikte çok mutlular şuan. :))

    Uzun lafın kısası, gerçekten bir çırpıda okunan, dünya tatlısı bir kitaptı. Sanırım bu kadın ne yazsa ben ayılıp bayılarak okuyacağım. Birtanesin, kraliçesin Jeaniene! Ayağına taş değmesin diyorum ve gidiyorum, adios.











ALINTILAR ♛ 



    "Hep oda servisi görevlilerinden mi beslenirsin?" diye sordu Denise şok içinde.
    "Elbette. Ama endişelenme. İyi bahşiş veririm."

                 (Denise ve Spade, sayfa 44) 





    Ian soluk ellerinden birini göğsüne sürerek ona sırıttı. "Çok leziz görünüyorum, değil mi tatlım? Buyur, bak. Sakıncası yok."
    Denise gözlerini ondan güçlükle ayırdı ama bunun sebebi hayranlıkla kendinden geçmiş olması değildi. Evet, Ian'ın karnı taş gibi, yüzü de tuhaf bir biçimde yakışıklıydı ama alnında canavar yazsa yeriydi. Bu kadınlar ondan yayılan tehlikeyi sezemiyor muydu? Ian'la bir ara sokakta karşılaşsa, adam güzel teninin ne kadarını sergilerse sergilesin, Denise ardına bakmadan kaçardı.
    "Dracula filminin porno versiyonunda gibi görünüyorsun," demeyi başardı sonunda.
    "Ondan söz etmeyelim. Tıpkı şeytan gibi, Vlad da adı anıldığında ortaya çıkabilir."

                      (Denise ve Ian, sayfa 87) 





    "Yalnızca kibarlık ediyor. Sözlüğe bakıp bu kelimenin anlamını öğrensene," dedi Denise.
    Ian burnundan bir gülme sesi çıkardı. "Ben de osurduğumda kıçımdan melekler fırlıyor."

                      (Denise ve Ian, sayfa 89) 





    "Denise..."
    "Bana Denise deme," diye sertçe çıktı kadın. "Ne kadar yaşlı, güçlü ya da kuvvetli olduğun hiç umurumda değil. Bir daha öyle bir şey yaparsan kalbine kazık saplarım. Seni pislik, beni bir helikopterden attığına inanamıyorum."
    Spade hala kahkahasını zor tutuyormuş gibi görünüyordu. "Seni aşağı atmadım. Seninle birlikte atladım. İkisi çok farklı şeyler."

                       (Sayfa 142-143) 





    "Merhaba, dostum," dedi Ian, Spade'e gülümseyip neşeyle el sallayarak.
    Spade dudaklarının bir tebessümle gerildiğini hissetti. "Ian!" diye bağırdı aynı derecede neşeli bir sesle. Sonra diğer tekneye atladı ve Ian'a, adamın takla atarak okyanusa uçmasına sebep olacak kadar sert bir yumruk attı.
    Denise içini çekti. Cat sırıtışını sakladı. Crispin yalnızca gözlerini devirdi. "Bunu yapman şart mıydı?"
    "Kesinlikle," dedi Spade soğuk soğuk.
    Hiç de şaşırmış gözükmeyen Ian suyun üzerinde yürüdü. "Tamam, öfkeni içinden attığın iyi oldu. Şimdi bana tekrar vurmadan tekneye çıkmama izin verecek misin? Yoksa burada kalıp deniz yaşamının tadını çıkarmaya devam mı edeyim?"
    "Neden bir köpekbalığı bulana dek yüzmüyorsun? Sonra ne kadar çok ortak noktanız olduğunu tartışabilirsiniz," dedi Spade kısaca.

                        (Sayfa 284) 





    "Denise," dedi alçak sesle. ""Beni duyabiliyorsan geri dönmene çok ihtiyacım var. Beni o yaşlı, huysuz, yalnızca evcil hayvanlarıyla yaşayan vampirlerin kaderine mahkum etme."
    Kahrolası bir kediyle konuşuyorum, diye düşündü. Bir çukur kazıp içine girse, mezarını toprakla örtse aynı şey olurdu.

                        (Spade, sayfa 331) 











PUANIM ♛ 




           5 YILDIZ:  Satırlarına aşık oldum! Hadi gidip evlenelim, tatlım! 









0 yorum:

Yorum Gönder