Selam dünyalılar. Her zaman olduğu gibi günlerdir buralarda yoktum ve bu artık normal bir durum haline gelmeye başladı. Ben şaşırmıyorum, bence siz de şaşırmayın artık (zaten şaşırmadılar seni salak). Hep yaptığım gibi mazeret mi sıralasam yoksa direk kitabın yorumuna mı geçsem karar vermeye çalışıyorum şuan. Öhöm, mazeretlerim her zaman aynı olduğu için sanırım kitabın yorumuna geçeceğim. Geçtim.
Bence orijinal kapak çok daha güzel. |
Allah'ım, yarabbim, böyle kitap düşman başına, ABOV! Ya insafsız Tarryn, nasıl bir insansın sen, nasıl bir canlısın da böyle bir kitap yazabildin?! Sinir krizlerine soktun soktun çıkarttın beni, beynimi çizdim ya yemin ederim yirmi beş yaş yaşlandım ben! Cidden arkadaşlar, dostlar bakın çok ciddiyim ben daha önce böyle bir kitap daha okumadım! Kitabı okuduğum saatler boyunca bir kere yüzüm gülmedi, sürekli okurken boğazıma iğne, diken, bıçak, her türlü kesici alet giriyormuş gibi hissettim. Bir tarafım 'lan ben bunu nereden okumaya başladım' diye yakınırken, diğer tarafım 'yağğğ ölüyorum ölüyorum sen nasıl güzel bir şeysin gel öpeceğim' diyordu. Aynı anda hem bu kadar olağanüstü olup hem de insanı başladığı anda delirtecek başka bir kitap daha yok. TEBRİK EDERİM TARRYN DELİRTTİN BENİ, DELİRTTİN.
Genel olarak ruh halim böyleydi. AĞĞ. |
BAZI KÜÇÜK İNSANLARI RAHATSIZ EDECEK DÜZEYDE ÇOK SPOILER ALARMI!
Onlarca olay var kitabın içinde ama yazar hepsini muhteşem bir şekilde birbirine bağlamış ve tüm bunları yapan lanet kişi ortaya çıkınca küçük dilimi yutacaktım. Gerçekten ben tahmin etmiyordum onun olmasını, tahmin edenler varsa da helal olsun. Ben kitabı okurken boncuk boncuk terlediğim için bir kaç kez duş alırken muhtemelen bazıları kimin bunu yaptığını çözmüş bile olabilir. Şimdi dönüp bakınca benim minnoş bedenim bu stresi nasıl kaldırdı hiç bilmiyorum, gitsem tekrar okusam aynı şeyleri hissedeceğime, daha önce okumamış gibi deli olacağıma eminim. Ya Senna hakkında övgüler yağdırmak istiyorum, böyle onu alıp kalbime sokmak istiyorum, kimse ona zarar vermesin istiyorum, ALLAH ALLAH!
SENNNNAAAAĞĞĞĞĞ |
Siyah Damar her şeyiyle beni aldı yere fırlattı fırlattı, canımı yaktı, minik kalbimi kırdı hatta paramparça etti ve bitti. Kitap için başka bir son düşünemiyorum, günler geçse bile kendime gelebilmiş değilim zaten. Daha söylenecek onlarca şey var, cidden ben bu kitap hakkında daha uzun süre konuşabilirim ama doğru kelimeleri bulamıyorum. Siyah Damar hakkında aynı anda onlarca şey hissediyorum ve açıkçası bu duygu yoğunluğundan patlamaktan korkuyorum. Keşke daha önce okusaydım, çok geç kalmışım gibi hissediyorum. Ay duygulandım ya, lütfen okumamış olanlar benim gibi geç kalmasınlar. Gidin okuyun ve siz de kafanıza bin tane fil düşmüş gibi hissedin.
ALINTILAR ♛
Ben küçük bir çocukken annem insanların ruhlarını iki şekilde kaybettiklerini söylerdi: ya biri gelir onu senden alırdı ya da kendi isteğinle teslim ederdin.
(Sayfa 99)
"Hayat," dedi. "Kötülüklerle dolu bir dünyada yaşadığımız için kötü şeyler oluyor." Ve sonra düşünebileceğim en ilginç şeyi sordu. "Hiç Tanrı'yı suçluyor musun?" Tanrı'ya inanmadığım için Tanrı'yı suçlamak diye bir şey daha önce aklıma gelmemişti bile.
"Eğer Tanrı'ya inanıyor olsaydım onu suçlardım. Sanırım inanmamak daha kolay, böylece kızacak bir şey olmuyor."
(Senna ve Saphira, sayfa 144)
Birisi vücudunuzu alabilir, kullanabilir, dövebilir, bir çöp parçasıymış gibi davranabilirdi ama fiziksel bir saldırıdan daha çok acıtan tek şey o saldırının içinize yerleştirdiği karanlıktı. Tecavüz genlerinize kadar işleyen bir şeydi. Siz artık siz değil, tecavüze uğrayan o kız olurdunuz. Ve bunu içinizden söküp atamazdınız. Olayın bir daha yaşanacağını, değersiz olduğunuzu ya da kirlenmiş ve kullanılmış olduğunuz için kimsenin sizi istemeyeceğini düşünmeden edemezdiniz. Bir kişi sizi hiçbir şey olarak gördüğü için herkesin öyle göreceğini düşünürdünüz. Tecavüz içinizdeki tüm güveni, umudu ve güveni çekip alan şeytani bir şeydi. Kanserle savaşabilirdim. Vücudumun parçalarını kesip atabilir ya da kanserle savaşabilmek için damarlarıma zehirler enjekte edebilirdim. Ama o adamın ne benden aldığı şeyle ne de bana verdiği şeyler nasıl savaşabileceğime dair en ufak bir fikrim yoktu. Korku.
(Sayfa 179)
Isaac ile tanıştığımdan beri kendime zarar vermedim. Nedenini bilmiyorum. Belki de bana bir şeyler hissettirebildiği ve artık bir şeyler hissetmek için bir jilete gerek duymadığım içindir. Bunu bu yüzden yapıyoruz zaten, değil mi? Hissetmek için kendimize jilet atıyoruz? Saphira olsa öyle derdi. Ejderha ve onun varoluşsal saçmalıkları. "İnsanlar iyi ya da kötü olmayı seçtiklerrrri için, aslında tam olarrrak her ikisi de değillerrrr."
(Sayfa 193)
Sesler bir kitap kadar yüksek sesle konuşmaya her zaman korkmuşlardı ve hep korkacaklardı. Yazarlar bu yüzden yazarlardı: bazı şeyleri mürekkeple daha yüksek sesle söyleyebilmek için. Düşünceleri bir ses verebilmek için; sessiz kalabilmek için ve duyguların hissedilebilmesi için.
(Sayfa 267)
"Senna," dedi. "Gerçeği öğrenmek için başka bir şans daha istiyor musun?"
"Gerçek?" diye tekrar ettim, ne demek istediğini tam anlamamıştım.
"Seni özgür bırakacak olan gerçek."
Gözleri kömür gibi yanıyordu. Onun parfümünü koklayabilecek kadar yakındım; laden reçinesi gibi egzotik ve yanık odun kokuyordu.
"Hiçbir şey beni özgür bırakamaz, Saphira," diye karşılık verdim. "İşte, bu yüzden yazıyorum." Arkamı dönüp gidiyordum, ismimi söylediğinde kapıya çok yakındım. "Üç şey uzun süre saklı kalmaz: güneş, ay ve gerçek."
(Sayfa 298)
Sesler bir kitap kadar yüksek sesle konuşmaya her zaman korkmuşlardı ve hep korkacaklardı. Yazarlar bu yüzden yazarlardı: bazı şeyleri mürekkeple daha yüksek sesle söyleyebilmek için. Düşünceleri bir ses verebilmek için; sessiz kalabilmek için ve duyguların hissedilebilmesi için.
(Sayfa 267)
"Senna," dedi. "Gerçeği öğrenmek için başka bir şans daha istiyor musun?"
"Gerçek?" diye tekrar ettim, ne demek istediğini tam anlamamıştım.
"Seni özgür bırakacak olan gerçek."
Gözleri kömür gibi yanıyordu. Onun parfümünü koklayabilecek kadar yakındım; laden reçinesi gibi egzotik ve yanık odun kokuyordu.
"Hiçbir şey beni özgür bırakamaz, Saphira," diye karşılık verdim. "İşte, bu yüzden yazıyorum." Arkamı dönüp gidiyordum, ismimi söylediğinde kapıya çok yakındım. "Üç şey uzun süre saklı kalmaz: güneş, ay ve gerçek."
(Sayfa 298)
2 yorum:
Okudumğuda bende sevmiştim, güzel kitaptı. :)
Evet öyle ☺
Yorum Gönder