Selam çocuklar, selam insanlar, selam bayanlar ve baylar. Ya ne kadar iğrenç bir giriş bu, patlatın kafamı ne olur ya. Yapamıyorum ben bu girişleri, yapamıyorum! Yaptırmayın bana bunları. Direk ikinci veya üçüncü paragrafa falan geçelim. İlk paragraf iğrenç, öyk bir şey. Öhöm neyse tamam, gittikçe saçmalıyorum. Her neyse işte umarım herkes iyidir, mutludur, huzurludur falan filan. Okullar herkesin bildiği gibi bitti ve önümüzde uzun günler var. Boş saatlerimi nasıl doldursam karar veremiyorum, çok meşgulüm çok (bütün gün yattı).
İlk olarak Bay Ruffles bir Wattpad kitabı. Bunu aşağılamak veya direk olarak övmek için söylemiyorum. Söylemiş olmak için söylüyorum. (?) Zaten ilk bölümden ya da kapaktan ya da ne biliyim arka kapaktan bile bunu hemen anlıyorsunuz. Buram buram Wattpad havası var kitapta. Niye öyle bilmiyorum ama cidden öyle ya. İlginç aslında Wattpad kitaplarının hemen bir şekilde belli olması. WATTPAD HAYATIMIZI GİTTİKÇE ELE GEÇİRİYOR. BAM!
Ne kadar minnoş. |
SPOILER ALARM DIR DIR DIR!
Kitap da baş karakterimiz olan Elçim, anne ve babasız büyümüş küçük yaşta yalnız yaşamaya başlamış bir genç kız. Anne ve babası yaşıyor bu arada, ölmüşler ayh yazık diye düşünmeyin. Ayrılmışlar ve aşırı sorumsuzlar. Elçim'i böyle ayda bir defa falan arıyorlar ve hesabını para yatırıyorlar sadece (zengin ve anne olursam ben, al şu parayı uğraştırma beni höh). Elçim'in de bir yaşından beri falan bir oyuncak ayısı var. Adı da Bay Ruffles. Her şeyini ona anlatıyor, her yere onunla gidiyor, onunla uyuyor falan hatta küçükken bir ara ona aşıkmış sanırım öyle bir şey de diyordu.
Neyse işte kitabın başında Elçim sevgilisi Pars tarafından aldatılıyor gibi bir şey oluyor, (ne demek gibi bir şey oluyor derseniz, şimdi efendim pars kızın gözü onunda lak diye başka bir kızı öpüyor öyle bir olay yani) bunlar da böylece ayrılıyorlar. Elçim çok kötü oluyor eve gidiyor ağlıyor, yemek yiyor, film izliyor yine ağlıyor falan depresyon belirtileri gösteriyor işte. O gece de yıldız kayması yaşanıyor ve Elçim bir dilek diliyor. Kendisini çok sevecek hiç bırakmayacak yakışıklı bir sevgili istiyor, daha da abartarak sihirli falan olsun diyor. Öyle bir dilek diliyor, böyle araya bir yere de Bay Ruffles'ın da hep yanında olmasını sıkıştırıyor.
Höh ya çok konuştum ama bundan sonra olacakları herkes tahmin etmiştir sanırım. Elçim'in dileği gerçekleşiyor ve Bay Ruffles insan oluyor. Kitabın konusu bu şekilde işte. Şimdi buraya kadar her şey güzeldi bence, Bay Ruffles'ın sihir yapabilmesi falan da önemli değildi ama sonra her şey birbirine karıştı sanki. Olayların işleyiş tarzı gerçekten hiç hoşuma gitmedi çünkü oradan bir şey katayım biraz da şöyle olsun denmiş gibiydi yahu. Araya başka ayıcıklar girdi, onların dünyası vardı, Elçim ve Bay Ruffles'ın başına sürekli bir şeyler falan geldi ve kafam folloş oldu.
Yazar sihir yapmayı, ayrılmayı, yaralanmayı ve başka ayıcıkları bu kadar çok olaya katmasaydı bence çok daha güzel olabilirdi. Kitap da gerçekten çok fazla olay vardı ve böyle yapınca hepsi üst üste bindi. Konusu cidden güzeldi, sevimliydi ve ben yazarın mizah alanında çok güzel şeyler yazacağını düşünüyorum. Güldüğüm yerler elbette oldu, özellikle Uğur'a bayıldım. Sanırım en sevdiğim karakter o oldu. Ne tatlı. Ayrıca tuvalet sahnesi de kitap boyunca okuduğum en güzel sahneydi. Güleceğim diye kusuyordum yav.
Bir de kitabın sonu mutlu olarak bitseydi daha güzel olurdu sanki. Böyle çok uzatılacak ve anlamsız olacak gibi geldi. (ayrıca elçim ve bay ruffles neden sınava tabi tutuluyorlar orayı komple anlamadım, kitabı okuyup anlayan varsa beni aydınlatabilir mi lütfen, lütfeğğn). Direk mutlu ve şirin bir son onlara daha iyi olurdu bence. BENCE.
Niye bilmiyorum ama on iki yaşında falan olsaydım bu kitaba bayılırdım sanırım. Kitabın hayranlarının kaç yaşında olduğunu bilmiyorum, yanlış anlamayın aşağılamak için de söylemiyorum ama gerçekten daha küçük olsaydım bence kitabı çok severdim. Öyle bir şeyler işte, tavsiye eder misin diye soracak olursanız (kimse sormadı, çaktırma) eder miyim bende bilmiyorum ama herkesin fikirleri farklı olacağı için belki siz sevebilirsiniz. O yüzden şansınızı deneyin elbette.
ALINTILAR ♛
"Bana bak," dedim ellerimi belime koyup. "Kime atarlanıyorsun sen? Yatağıma hem anadan doğma gir, hem yorganımı iğrenç uzuvlarına sar, hem de bana atar yap öyle mi?" dedim yatakta elimle uzana bileceğim bir şeylere bakarken.
"Sapık!" derken bu sefer elimdeki bilekliklerimi, yüzüklerimi koyduğum kutuyu kaldırıp attım kafasına.
Bilekliklerin hepsi havaya saçılmış halde durunca ağzımdan şu sözler döküldü; "Anneciğim, uzaylı!"
Etrafına bakıp yanıma yaklaştı geriye attığı adımlarla. "Hani nerede?" Yorganı hayatı buna bağlıymış gibi sıkıca tutuyordu üzerinde.
(Elçim ve Bay Ruffles, sayfa 32-33)
Hadi dileğim gerçekleşti diyelim, evlendiğimizde ne olacaktı? Ya karnımdan iki tane oyuncak ayı çıkarsa? Ya benim doğumuma giren doktorların psikolojisi?
(Sayfa 51)
Tuvalete girmeden önce biraz duraklayan Uğur bana baktı ve "Bana yürümez değil mi bu?" dedi.
"Yok, yürümez."
Ben öyle deyince Bay Ruffles'la öyle bir bakışmaya başladılar ki... Arka fondaki 'Only you' müziğini bile duydum.
(Sayfa 138)
"Sen bana sabır ver!" diye son ses bağırdı yine. Şaşırarak devam etti sonra. "Bay Ruffles mısın, Arda mısın nesin... İçinde ne tuttun bu zamana kadar? Nasıl ölmedin lan? Bak hala işiyor!"
Bay Ruffles, "Sana ne benim çişimden? Hı? Sana ne!" deyince, Uğur da iyice sinirlenerek "Ayı! Ben göstermeseydim su yatağı gibi patlayacaktın be! Ulan davar! Senin yüzünden hafızama unutamayacağım görüntüleri kazıdım lan ben! Bir teşekkür etmiyorsun, sana ne benim çişimden diyorsun. Aramızda duygusal bir şeyler oluşmaya başladığını sanmıştım ben de... Al çişini başına çal!" dedi.
(Sayfa 139-140)
"Sapık!" derken bu sefer elimdeki bilekliklerimi, yüzüklerimi koyduğum kutuyu kaldırıp attım kafasına.
Bilekliklerin hepsi havaya saçılmış halde durunca ağzımdan şu sözler döküldü; "Anneciğim, uzaylı!"
Etrafına bakıp yanıma yaklaştı geriye attığı adımlarla. "Hani nerede?" Yorganı hayatı buna bağlıymış gibi sıkıca tutuyordu üzerinde.
(Elçim ve Bay Ruffles, sayfa 32-33)
Hadi dileğim gerçekleşti diyelim, evlendiğimizde ne olacaktı? Ya karnımdan iki tane oyuncak ayı çıkarsa? Ya benim doğumuma giren doktorların psikolojisi?
(Sayfa 51)
Tuvalete girmeden önce biraz duraklayan Uğur bana baktı ve "Bana yürümez değil mi bu?" dedi.
"Yok, yürümez."
Ben öyle deyince Bay Ruffles'la öyle bir bakışmaya başladılar ki... Arka fondaki 'Only you' müziğini bile duydum.
(Sayfa 138)
"Sen bana sabır ver!" diye son ses bağırdı yine. Şaşırarak devam etti sonra. "Bay Ruffles mısın, Arda mısın nesin... İçinde ne tuttun bu zamana kadar? Nasıl ölmedin lan? Bak hala işiyor!"
Bay Ruffles, "Sana ne benim çişimden? Hı? Sana ne!" deyince, Uğur da iyice sinirlenerek "Ayı! Ben göstermeseydim su yatağı gibi patlayacaktın be! Ulan davar! Senin yüzünden hafızama unutamayacağım görüntüleri kazıdım lan ben! Bir teşekkür etmiyorsun, sana ne benim çişimden diyorsun. Aramızda duygusal bir şeyler oluşmaya başladığını sanmıştım ben de... Al çişini başına çal!" dedi.
(Sayfa 139-140)
0 yorum:
Yorum Gönder