Bir Kraliçe, istediği kitaplara sahip olmak için çok kötü şeyler yapar...


15.9.15

"Mühür Bekçileri 10. Kitap Turu & Gönülçelen - Gizem Bilici" Kitap Yorumu ♛



    Herkese şirin bir merhaba millet! Ay yazılara böyle giriş yapmaktan da sıkıldım, kendimi salak bir sunucu gibi hissediyorum. Başka bir şekilde giriş yapmam lazım artık. Bunu ben sonra bir düşüneceğim, şimdi asıl konumuza gelelim. Vay be! Bu bizim onuncu kitap turumuz oldu! Zaman nasıl da çabuk geçiyor? Bekçiler olarak gittikçe yaşlanıyoruz. Çok duygusal, çok. Yine konudan saptım. Bunu hep yapıyorum aslında. Salak mıyım neyim anlamadım. 

    Neyse, biz kitabımıza geçelim. Gönülçelen, Wattpad ortamından çıkmış olan bir kitap. Bu yüzden ben kitaba başlamadan önce, neler olacağını az çok tahmin ediyordum çünkü bu kitap için yapılan yorumların hepsini okumuştum. Wattpad kitaplarını seven herkes, Gönülçelen'i de sevmiş zaten, diğer bir kesim ise bu kitaptan nefret etmiş falan filan. Sanırım ben ortada bir yerlerdeyim.



    Gönülçelen, tamamen klişe olaylardan oluşan bir kitap. Yani bunu kötü anlamda söylemiyorum, benim demek istediğim diğer Wattpad kitaplarına çok benzemesi. Ben Wattpad'e üye olalı iki yılı geçti, o kadar çok hikaye okudum ki, sayısını bile hatırlamıyorum. Bu yüzden de Gönülçelen bana çok klişe geldi. İlk bölümü okuduktan sonra, gelişecek olayların hepsini tahmin ettim. Zaten tahmin ettiklerimin hepsi (cidden hepsi, vallahi de hepsi) gerçekleşti. Olağanüstü bir tanecik bile olay yoktu yani kitapta.

    Konusu da bilindik bir hikaye. Merve iş görüşmesine gidiyor, sonra asansörde bir adamın ayağına basıyor ve üzerine de sıcak kahve döküyor. Adam da haliyle sinirleniyor tabii. Sonra, işte o adam patronun oğlu Demir Haznedar çıkıyor! Merve onun sayesinde işe alınıyor ve böylece hikayeleri de başlamış oluyor. En azından, Demir çok tatlıydı! Onu çok sevdim, cidden çok sevdim. Kıskançlık yaptığı zamanları daha da çok sevdim! Hele o final bölümünde aşırı şirindi!

    Sonra, Aras ve Deniz de çok sevimliydi. O ikisi bana İnadına Aşk dizisindeki, Ezgi ve Deniz ikilisini hatırlattılar. Benziyorlar da aslında, kişilik özellikleri bakımından yani. Bir de Tunç vardı tabii, o da benim çok hoşuma gitti. YANİ KISACASI TÜM KARAKTERLER ÇOK ŞİRİNDİ. Hele o Masal ve Emir! Ay ya yerim ben onları, yerim!



    Kitap klişelerle falan doluydu ama yazarın kalemi çok akıcıydı. Kitap 655 sayfaydı ve yazıları da aşırı küçüktü ama ben iki gün gibi kısa bir sürede bitirdim. Bu yüzden Gizem'e yazarlık hayatında başarılar diliyorum, gördüğüm kadarıyla da Wattpad de bir çok hikayesi var. Eğer unutmazsam, onlara da şöyle bir bakmak istiyorum.

    Bir kaç güzel alıntı yazıp gideceğim ama son olarak da, Yakamoz Kitap'a bize sponsor oldukları için sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Gerçekten çok şirinler! Kocaman kocaman öpücükler ve sevgiler.







                                      ALINTILAR ♛ 



    Gülümseyerek, "Teşekkür ederim," dediğimde, verdiği tek tepki başını sallamak olmuştu. Bu, 'Seni seviyorum' dedikten sonra, karşınızdaki kişinin 'Ben de seni seviyorum' demesi yerine 'Teşekkür ederim' demesi kadar büyük bir odunluk örneğiydi bana göre. Ne olurdu yani, rica ederim deme zahmetinde bulunsaydı?

                    (Merve ve Demir, sayfa 59) 




    Küçük bir erkek çocuğunun oturduğu sedyenin önüne geldiğimde ise hemencecik gülümsedim ve hemen yanı başında bekleyen ailesine dönerek şikayetinin ne olduğunu sordum kibarca. "Ateşi var doktor ablası. Ne yaptıysak düşüremedik."
    Annesi telaş içinde açıklama yaptığında, anladığımı belirtircesine başımı salladım. "Ateş söndürme konularında çok iyiyimdir Deniz. Yardıma ihtiyacın olursa söyle." Aras'ın tenimi yalayan nefesi eşliğinde söylediği bu sözler, dirseğimi karnına geçirmeme neden olmuştu.
    Arkamda acıyla inlerken, "Ne diye vuruyorsun ki hemen? Belki önceki hayatımda itfaiyede görevliydim, olamaz mı yani? Çok fesatsın Deniz!" diyerek benimle dalga geçmeyi de ihtimal etmemişti.

                      (Deniz ve Aras, sayfa 148) 




    Gözlerimi, kapanan kapıdan ayırıp Demir'e çevirdiğimde, gözlerini karşısındaki bir noktaya sabitlediğini gördüm. Bomboş bakıyordu gözleri. Bu düşünceli hali beni iyice keyiflendirirken, "Şu durgun halinin sebebini çözdüm, biliyor musun?" dedim arkama yaslanıp, bir bacağımı diğerinin üzerine atarak.
    "Neymiş sebebi?"
    "Sevdiğim kız bana bey deyince depresyonuna girmişsin oğlum," dedim gülerek.

                        (Aras ve Demir, sayfa 294) 








                                             PUANIM ♛ 



        3 YILDIZ:  Bitirmek için kendimi öldürdüm ama idare edeceğiz artık ne
                                             yapalım?  




0 yorum:

Yorum Gönder