Bir Kraliçe, istediği kitaplara sahip olmak için çok kötü şeyler yapar...


23.4.15

"Dokuza Kadar On - Özdemir Asaf" Kitap Yorumu ♛



    Öncelikle herkesin Regaip Kandilini ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını kutluyorum! Her şey iyi hoş evet ama sadece bir gün tatil olduğu için insan biraz üzülüyor. Ben de üzülüyorum doğal olarak. Neyse işte, size sabah bitirdiğim bir kitabın yorumu ile karşınızdayım. Zaten kısacık bir şeydi ama ben sindirerek okumaya çalıştığım için biraz uzun sürdü.

İki kelime ile birçok şey anlatabilen insana şair denir. 

    Bu benim okuduğum ikinci şiir kitabı oldu. Aslında şu sıralar şiir kitabı okumaya pek istekli değildim ama proje ödevim olduğu için bir kaç şiir kitabı okumak zorundayım. Özdemir Asaf iyi bir şair olduğu için bana onu vermişti hoca. Aslında toplam altı şair verdi ama konumuz bu değil o yüzden kısacık olan kitap yorumuna geçeceğim.

    Ben çoğu zaman şiir sevmem, sanırım pek okumadığım için. Mesela Atilla İlhan'ı pek sevmemiştim çünkü şiirleri bana biraz ağır gelmişti. Çok fazla eski kelime vardı, tamam bu şiiri daha anlamlı kılıyor olabilir ama bir şiiri anlamak için beş defa okuyunca insan pek iyi şeyler hissetmiyor. Özdemir Asaf'ın da böyle olacağını sandığım için onun ince bir kitabını seçmiştim. Ama çabucak bitti çünkü çok güzel şiirler vardı içinde. Bayıla bayıla okudum resmen.

    Sonuçta Özdemir Asaf yazıyor, adam en büyük şairlerden bir tanesi. Kitabın içindeki şiirler okuduktan sonra düşünmeyi gerektirdiği için insan daha fazla zevk alıyor kitaptan. Çok aşırı güzel olan betimlemeler vardı mesela, onları alıntılara koyacağım.

    Bir şiir kitabı daha fazla nasıl anlatılır bilmiyorum ama eğer şiir sevmeyen bir insansanız hemen Özdemir Asaf okuyun. Okuyun, çünkü bu adam şiirden nefret eden birine bile şiiri sevdirebilir. Bu yetenek var onda. Önünde saygıyla eğiliyorum, mekanı cennet olsun.






                                           ALINTILAR ♛ 



    2 = 1

    Kim o, deme boşuna..
    Benim, ben.
    Öyle bir ben ki gelen kapına;
    Baştan - başa sen.

          (Sayfa 24) 




    DUVARA ASTIĞIM

    Ölünceye kadar seni bekleyecekmiş,
    Sersem.
    Ben seni beklerken ölmem ki..
    Beklersem.

          (Sayfa 26) 




    YÖN

    Sen bana bakma,
    Ben senin baktığın yönde olurum.

            (Sayfa 30) 




    ÖFKE

    Ben seni var kıldım,
    Senin yüzünden.
    Seni, ben yok ettim,
    Senin yüzünden.

             (Sayfa 43) 




    YALIN

    Her seven
    Sevilenin boy aynasıdır.
    Sevmek
    Sevilenin o aynaya bakmasıdır.

              (Sayfa 79) 







                                                PUANIM ♛



  4 YILDIZ:  İlişkimiz böyle güzel devam ediyorken, neden bu kadar çabuk bittin ki?




 





22.4.15

Biraz Para Harcadım #2 ♛



    Aşırı soğuk olan bir günden herkese merhaba! Uzun süredir yazmak istediğim bir yazı ile sonunda buradayım. Baya bir süredir (cidden baya uzun bir süredir) kitap alıyorum. Alıyorum, neden alıyorum bir sorun lütfen. Alıyorum çünkü hepsi indirimde. Çoğunu olduğu fiyattan daha az bir fiyata aldım, bu yüzden de mutluyum. Tabii sadece ben mutluyum, annem sinirden köpürüyor mesela. Babam artık bana bir şey söylemiyor çünkü onu kitap konusunda dinlemediğimi sonunda anladı. Neyse işte, böyle bir alışveriş yazısı ile karşınızdayım.


    Senli, canımın içi Merve ablanın elinden çıkan, ikinci harikalar ötesi kitabı. Bahar ve Karan'ın acıklı aşkını zaten Watty diyarından takip ediyordum, kitabını almamak büyük bir ayıp olurdu! Çok merak ediyorum zaten sonunda neler olacağını, hemen başlamak istiyorum.

    Sıcak, bu kitabı almak planlarımın arasında bile yoktu. Tamam okumak istiyordum ama +18 olduğunu aldıktan on dakika sonra fark edince insan biraz üzülüyor tabii. Ne zaman okurum hiç bilmiyorum, zaten baya bir okunacak kitap birikti.

    Tatlı Şeytan ve Tatlı Tehlike, ay ben bu iki kitabı zaten aşırı çok istiyordum çünkü bu seri hakkında bir sürü yorum okudum. Hepsi de sevimli yorumlar olduğu için ve kitaplarda da indirim olduğu için kaçırmak istemedim. Böylece onları da aldım. Mutlu son.

    Labirent: Alev Deneyleri, birinci kitaba aşık olduğum için ikinci kitabı da aldım çünkü bu seri mükemmel. Okumak için ölüyorum ama önce elimdeki kitapları bitirmem gerek. Evlat acısı gibi bir şey bu.

    Annemin Gelini Olur Musun? , kısacası adı AGOM olan bu güzel kitap bir zamanlar Watty diyarında çok popülerdi. Ben de o zamanlar okumaya başlamıştım ama sonra bir ara bıraktım çünkü diğer hikayeler beni kandırıp onları okumamı sağladılar. Ben de dedim ki kendi kendime, madem bu kitabı tam olarak okumadım, alayım. Yani aldırayım çünkü hediye geldi bu kitap. Sevimli olmanın faydaları arkadaşlar.

    Kötü Çocuk,  Büş'ü ben üç yıldır falan tanıyorum ve KÇ serisini de hatim etmiştim zaten. Aslında Büş aşkımın tüm hikayelerini okudum, hepsi de ayrı ayrı güzel. KÇ serisinin ilk kitabını da ondan fazla okumuşumdur ama kitaplığımda olması lazımdı. Ciltli birde, daha ne olsun. Ayrıcı şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, bu kitap da hediye. Otuz iki diş sırıtan emoji koyuyorum buraya.


    Bir Adam Yaratmak, aslında kendi isteğim ile değil de hoca zoruyla aldırılan bir kitap. Umarım beğenirim, ki ben beğeneceğimi de düşünüyorum ama bakalım. Sanırım beni sınav falan yapacak, kusmak istiyorum.

    Dokuza Kadar On ve Sevda Sözleri, şiir projesi için alınan kitaplar. Aslında bunları ve Necip Fazıl'ın kitabını babam aldı. Ne tatlı bir adam. Bana çok para harcadığım için bir sürü laf söyler ama her zaman istediğimi de yapar. Sevimli ve tek çocuk olmanın faydalarından biri de bu işte.

    Siyah Damar, Hülya abla tavsiye etmişti bu kadın süper yazıyor, oku diye. Ben de indirimde buldum bu kitabını. Aslında diğer kitapları da vardı ama annem bana gözlerini kocaman açarak bakınca alamadım onları.

    Son Mektup, bu kitap aşırı ucuz olmasa almazdım bile. Alırken keşfettiğim kitaplardan bir tanesi. Zaten arkadaşlarım da almasa muhtemelen yüzüne bile bakmazdım kitabın. İnşallah içeriği güzeldir, arka kapağına kanarak aldım valla.

    İt Dalaşı, aşırı uzun zamandır bekliyordum bu kitabın benim olmasını. Köpek Düşleri, yani serinin birinci kitabı muhteşemdi. Bu yüzden okuoku'da hediye edildiğini görünce dayanamadım ve sipariş ettim. Tüm suç yazarına ait, bu kadar güzel yazmasaydı almazdım. Annem onu suçlasa keşke.

    Kırık Kalpler Tamircisi, listemde olan bir kitap olduğu için ve ayrıca da aşırı ucuz olduğu için aldım. Tüm nedenlerim bundan ibaret.

    Gökkuşağını Yakalamak, zaten bu yayın evinden çıkan tüm kitaplar güzel oluyor. Tatlı hikayeleri konu aldığı için ve kapağı da çok sevimli olduğu için ben de bu kitabı seçtim. Sanırım biraz da annem okumak istediği için, evet kesinlikle öyle.

    Geçmişin Gölgesinde Aşk, muhteşem kız Teeny'nin maceraları kaldığı yerden devam ediyor! Birinci kitap fena heyecanlı bir şekilde bitmişti, çok merak ediyorum neler olacağını.

    Şeytan ve Şair, anne zoruyla aldım bunu da. Ama biraz araştırdım da gayet güzele benziyor, konusu falan bana çok hoş geldi. İsmi de çok havalı zaten. Sanırım annem de ismi yüzünden bu kitabı seçti. Onu suçlayamam, baya havalı çünkü.



    Şimdilik bu kadar, az olduğunu bende biliyorum ama gel de bunu anneme anlat. Dinlemiyor bile beni. Zaten uzun bir süredir zor kitap okuyorum, ders çalışmaktan beynim bulandı. Test görünce kusmak istiyorum. Neyse, eğer okulda aç gezip babamın verdiği harçlıkları biriktirmiş olursam tekrar böyle bir yazı ile karşınıza çıkarım. Ama bu biraz zor, muhtemelen uzun bir süre kitap almayacağım. Buna kalp mi dayanır?!





19.4.15

"Hiçliğin Kıyısında - J. A. Redmerski" Kitap Yorumu ♛



    Herkese mutlu mu mutlu bir pazar gününden merhaba! Aslında o kadar mutlu da değil ama başka nasıl bir giriş yapacağımı bilemedim. Hem bugün hava çok güzel ve sonunda da sıcak! Sonunda yani. Uzun bir süredir güneşi bekliyorduk, umarım bir daha ortadan kaybolmaz. Zaten güneş de tam ben eve tıkılıp ders çalışacağım zaman ortaya çıkar. Güneş bile bana karşı arkadaş, daha ne olsun.

Gözlerinden kalp fışkıran emoji
koyuyorum sizin için! 
    Muhteşem bir kitabın yorumu için buraya geldim. Hiçliğin Kıyısında. İsmi bile aşırı havalı değil mi? İçeriği ayrı güzel, ismi ayrı güzel, kapağı ayrı güzel bu kitabın. Tamam, kitaba karşı olan sevgimi de gösterdiğime göre artık konusundan bahsedeceğim.

    Bu arada bana çok fazla gelmese de, size fazla gelebilecek olan SPOILER uyarısı vardır.

    Kitabımız Camryn Bennett adında, aşırı güzel sarı saçları olan bir kızın yaşadıklarını anlatıyor. Camryn genç yaşına rağmen bir çok şey yaşamış. Ki kendisi de sadece yirmi yaşında. Öyle abartılacak kadar büyük bile değil. Yaşadıklarını söylesem mi söylemesem mi kararsız kaldım ama sanırım söyleyeceğim. İlk olarak anne ve babası boşanıyor. Sanırım babası annesini aldatıyordu, tam hatırlamıyorum. Daha sonra abisi Cole, arabası ile birine çarpıp hapse giriyor. Sonra sevgilisi Ian, (ah tatlı, sevimli Ian) trafik kazası geçirip hayatını kaybediyor. Tek arkadaşı Natalie kalıyor. Bir de Nat'ın sevgilisi Damon var tabii. Damon salağından bahsetmek istemiyorum. Zaten bayağı bir küfür de ettim ona. Şerefsiz, hayvan herif.


    İşte tüm bunları yaşadıktan sonra doğal olarak depresyona giriyor kız. Ciddi ciddi depresyon ama. Öyle lafın gelişi depresyona girmekten bahsetmiyoruz burada. Sonra bizim kız yanına sadece bir sırt çantası alıp yola çıkıyor. Dünyanın bir ucuna, Idaho'ya gidiyor. Hem de otobüs ile. İyi cesaret yahu. Buralarda ben Camryn'e baya bir hayranlık duyuyordum. Zaten en sevdiğim kadın karakterler arasına da girdi kendisi. Aşırı tatlı, aşırı cesur ve aşırı komik. Hepsini barındırıyor yani. Bir de güzel kız! Doğal sarışın sonuçta, boru değil ki bu.

    Neyse tüm bunlardan sonra otobüs de Andrew Parrish ile karşılaşıyorlar. Andrew tam onun arkasına oturuyor çünkü. Tanışmaları da çoooook sevimli bence. İlk diyalogları falan ayyy hepsi aşırı tatlıydı. İnsan tüm bu sahneleri tekrar tekrar bıkmadan okuyabilir. İşte bu iki harika insan tanışıyorlar ve Andrew'in gideceği yere kadar arkadaş oluyorlar. Andrew de zaten babasını görmeye gidiyor çünkü babası hasta. Ölmek üzere adam. Onu son bir kez görmeye gidiyor yani. Ne kötü bir durum.

    Tam ikisinin yolları ayrıldı derken Andrew bir kez daha kendisinin ne kadar muhteşem olduğunu gösteriyor ve bizim kızı çok iğrenç bir durumdan kurtarıyor. Sonra birlikte hastaneye falan gidiyorlar, ama tabii ki de Camryn öyle kolay kolay neler yaşadığını anlatamıyor. Biraz zaman geçmesi gerekiyor. Çok da güzel sahneler yaşıyorlar yahu. Ben kitabı hep yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan okudum. Yani son sahnelere kadar. O sır açığa çıkıyor ve insan ağlamaya başlıyor. Bir de mektup sahnesi var tabii. Hatırladıkça kalbim acıyor.

    Beni Andrew Parrish gibi muhteşem bir varlık ile tanıştırdığı için, güzeller güzelime çok teşekkür ediyorum. Canımın içi oldu o benim şu kısacık zamanda. Ayh, duygulandım.






                                           ALINTILAR ♛ 



    Depresyonda mesele sadece üzüntü değildi. Aslına bakarsanız üzüntünün konuyla pek az ilgisi vardı. Depresyon acının en saf haliydi ve herhangi bir şey hissedebilmek için her şeyi yapmaya hazırdım. Her türlü hisse razıydım. Acı insanın canını yakıyordu, ama başka hiçbir şey hissedemeyecek kadar acı çekmek, delireceğinizi sanmaya başladığınız noktaydı.

                (Sayfa 56) 




    "Bence aşık olduğunda, eğer bu gerçek aşksa, ömür boyu sürer. Gerisi sadece yaşananlar ve yanılgılardan ibarettir."

                (Andrew, sayfa 262) 




    "Lütfen dün gece barda kendimi rezil edecek şeyler yapmadığımı söyle."
    Ona ancak göz kapaklarımda ki küçük aralıktan bakabiliyordum.
    Güldüğünü hissettim. "Yaptın aslında," dedi ve birden endişelendim. "Çocuğun birine mutlu bir evliliğimiz olduğunu, dört çocuk yapacağımızı söyledin, beş demiş de olabilirsin, hatırlamıyorum. Sonra yanımıza bir kız geldi, bana asılıyordu, sen de sandalyeden fırlayıp canına okudun, tam bir kenar mahalle dilberi gibiydin, çok komikti."
    Kusacağım kesinleşmişti artık.

               (Sayfa 311) 




    Yürek daima akla galip gelir. Her ne kadar pervasız, intihara meyilli, mazoşist olsa da her zaman istediğini yaptırır.

               (Sayfa 358) 




    Dört saat boyunca salondaki kanepeye yayılıp film izledik. Ona sarılıp ne zaman önemli bir sahneye dikkatini vermeye çalışsa öptüm. Sırf 'iğrenç' diye bağırmasını sağlamak için kulağına dilimi soktum. İğrendiğinde o kadar sevimli oluyordu ki, bunu yapmaktan zevk almam tamamen onun hatasıydı.

             (Sayfa 430) 







                                                  PUANIM 



        5 YILDIZ:  Satırlarına aşık oldum! Hadi gidip evlenelim, tatlım!
 


 







11.4.15

"Başka - Kahraman Tazeoğlu" Kitap Yorumu ♛



    Hepinize soğuk bir günden merhaba! Nisan ayındayız ama Ankara hala ısınmadı. Dün ciddi ciddi kar yağdı mesela. Kaç aydır kış yaşıyoruz burada. Neden yaz gelmiyor, neden güneş yüzünü göstermiyor. İsyan ediyorum. Zaten uzun bir süredir ne kitap okuyabiliyorum ne de blog ile ilgilenebiliyorum. Çok sıkıcı ve yoğun zamanlar bunlar. Okuduğum kitap da geçirdiğim zamanlar gibi aşırı sıkıcıydı. Ben Kahraman Tazeoğlu'nu sevmiyorum. Gerçekten sevmiyorum. Bence o iyi bir yazar değil. Tamam sadece iki kitabını okudum ama sevmiyorum ben o adamı ve yazdıklarını.


Şu üç satırlık yazı bile tüm kitaptan daha iyiydi. 
    Hep aynı tarz yazıyor gerçekten. Sürekli bir ayrılık acısı, hep bir terk edilme duygusu. Yahu senin kaç tane sevgilin oldu da hepsinden farklı şekillerde terk edildin? Hep mi mutsuz olur bir insan! Sen bunları yazmaktan bıkmıyor musun? İnsan biraz sıkılır, farklı şeylere yönelir. Yani bir insanın her kitabı da mı aynı olur arkadaş!

    Bir diğer saçmalık da, kitaplarında paragraflardan çok saçma sapan sözler olması. Yarısı kendisine bile ait değil, tamam alıntı yaptığı kişinin adını da yazıyor ama resmen onların üzerinden prim yapmış. Bunun kadar saçma bir şey görmedim ben. Böyle amaçsız bir kitap bile 75. baskıya ulaşmış. Saçmalık. Gerçekten saçmalık.

    Biraz da kitabın içeriğinden bahsedip bitireceğim bu saçma yazıyı. Zaten sizde anlamışsınızdır diye tahmin ediyorum. Kitap da hem denemeler var, hem şiirler var, hem de sözler var. Şiirlerin çoğu kendisinin önceki kitaplarından alınmış. Araz'dan çok şiir alınmış mesela. O kitabı okumuş kadar oldum, iğrençti. Yani bunu neden yaptığını hiç anlamadım. Neden yazdığın kitaba önceki yazdıklarını koyuyorsun ki? Madem yazacak konun kalmadı, bastırma böyle saçma bir kitabı. Adam sadece para kazanmak için yazıyor, bu çok belli. Edebiyatın içine sıçmış ama çoğu genç bunu daha fark edememiş. Yazık bu adamın kitabını okuyanlara.

    Bir daha asla Kahraman Tazeoğlu okuyacağımı sanmıyorum. Kendisinden ve yazdıklarından baya bir nefret ettim. Ben ona yazar bile diyemiyorum.






                                      ALINTILAR ♛ 



    - Kimse kendisinden daha iyi bir ayna olamaz kendisine. Belki senin aynan kendine kırıktır? Yüzüne bakmasını bilen, sakladıklarını okumasını da bilir.

                  (Sayfa 14) 




    Geçmişin önünüze serdiği patika yollar uzadıkça, geleceğin geniş caddeleri kısalır.

                 (Sayfa 31) 




    "yaşanmamış bir hayat sorgulanmaya değmez"

               (Alphonzo Lingis, sayfa 55) 




    "söylenemiyor çok şey / susmadan"

              (Özdemir Asaf, sayfa 72) 







                                              PUANIM  



         1 YILDIZ:   Kusmak istiyorum! Kusmuk torbamı getirin, lütfen!











4.4.15

"Cennet - Jamie McGuire" Kitap Yorumu ♛



    Hepinize yine bir cumartesi gününden merhaba! Şu sıralar sadece hafta sonları bir kitap bitirebildiğim için yorumlar da geç geliyor ama bir ay sonra bu açığı kapatacağım, merak etmeyin. Kitap sabah erken saatler de bitti ama ben yorumu ancak şimdi yapabiliyorum. Rezilim resmen, ciddi anlamda hemde. Neyse derin bir nefes alıp kitabımıza geçiyorum. Güzel bir serinin daha sonuna geldik. İçimde bir burukluk var. Aslında bana üç kitap biraz az geldi. Hatta biraz değil baya bir az geldi. Kitabımızın konusu aslında baya geniş bir kurguya sahip. Bu seriden iki kitap daha çıkardı ama Jamie gıcıklık edip üçleme yapmış. Yahu kadın, süper şeyler yazıyorsun. Yazdığında bir beş kitap yazacaksın ki bizde doya doya okuyalım.

    Son kitapta yine heyecan dorukta. Bu kitapta sizin de bildiğiniz gibi Nina hamile. Cehennem peşlerinde ve bebek doğmadan onu öldürmek istiyorlar. Yine bizimkiler kitabın başlarında mutlular. Sevimli bir kilisede evleniyorlar. Hele Jared ve Nina'nın birbirlerine yaptıkları konuşma öyle güzel ki, gözlerimden kalp çıkararak okudum o sayfaları. Ya of, ne kadar güzel seviyorlar birbirlerini. Kıskanmamak elinde değil insanın.

Nina ve Eden? Siz misiniz?  
    Yolun başındayken uyarımı da yapmak istiyorum. Bu yazıda çok değil ama az da olmayan bir miktarda Spoiler vardır, haberiniz olsun.

    Neyse, dediğim gibi evleniyorlar falan ama düğünlerinde bile bir olay yaşıyorlar. Ne olayı olduğunu söylememe kararı aldım. Zaten öyle ahım şahım bir şey de değildi ama bir sahne var ki, muhteşem. Gabe geliyor bir ara, Gabe! Ciddi ciddi görüyoruz onu. Aralarında yaşanan sahne çok aşırı güzeldi. Nedense gözlerim doldu. Gabe ve Jack ölmeyi hak etmediler bence. Keşke onlar da olsaydı. Hele o mihrapta yürüyüş sahnesi var ya, öldürdü beni. Eli'nin gelmesi... Nina ile arasında geçen konuşma... Bu kitabın her sahnesi ayrı bir güzeldi! Ve hemen bitti, haksızlık.

    Jared ve Nina'nın kısacık geçen balayı sahnelerinden sonra o ikisi tekrar evlerine dönüyorlar. Bu arada Nina zengin. Kızın babasından kalan şirketi falan var. CEO gibi bir şey resmen, boru mu. İşte Nina'cık da şirketin başına falan geçiyor. Hatun baya cool, ilk kitapta ona olan nefretim çürüdü gitti valla. Baya bir sevdim onu. Ama nefret ettiğim bir kişi var. Ryan. Ve Claire. Hele o Claire. Ya o ne gıcık bir karakterdir. Küçücük boyu var millete emir verip duruyor. Ryan da gıcık. Hatta aşırı gıcık. O ikisi kadar birbirine yakışacak insanlar okumamıştım. İki salak iyi anlaşırlar. Hıh, maymunlar.

    Konudan saptım falan, dediğim gibi Cehennem çocuğun doğmasını istemiyor. Bir de ikinci kitapta güç bela aldıkları kitap var. Onu da Kutsal Kabir'e götürmeleri gerekiyor. Nina da doğum yapana kadar orada kalmalı. En güvenli yer orası çünkü. Zaten bizimkiler güç bela oraya gidiyorlar ve bir mağarada altmış gün civarında kalıyorlar. Nina'nın delirip çıkmak istemesine şaşmamalı. Ona kızamadım bile çünkü kapalı ortamlardan hiç hoşlanmayan bir insan olarak onu çok iyi anlıyorum. Yine de Kim'in sonu böyle olmamalıydı. Ona çok üzüldüm. Amcasından sonra bir de o. Babasının tepkisi nasıl olmuştur düşünemiyorum bile.

    Tüm bu karmaşadan sonra bebek tabii ki de doğuyor. Kitabın sonuna kadar cinsiyeti belli olmadı, bende Hülya ablanın başının etini yedim. Yahu Nina bir kızım diyor bir oğlum diyor. Rüyasında oğlan çocuğu görüyor, sonra da kızım inşallah dış görünüş olarak Claire'ye benzer diyor. Benim de aklım karıştı ama sonra tam da istediğim oldu. Sevimli küçük bir bebek. Zaten koyduğum resimden siz de kız mı yoksa erkek mi olduğunu anlamışsınızdır. Ha ha ha.

    Hülya ablanın zevkine güvenip bana göndereceği kitapları onun seçmesini istemiştim. İyi kide öyle yapmışım. Muhteşem bir zevki var. Kendisini alkışlıyoruz çünkü aşırı sevimli.






                                            ALINTILAR ♛ 



    "Biliyorsun," dedi yüzümden saçlarımı çekerken, "her zaman inanılmaz derecede güzel olduğunu düşündüm, ama böyle," derken hafifçe çıkmış karnıma dokundu, "sana bakmaktan kendimi alamıyorum. Baş döndürücüsün."

             (Jared, sayfa 78) 




    Jared ayağa kalktı. "Tercihen kız kardeşimle yakınlaşmayla yakından uzaktan ilgisi olan bir şey söylediği için, yediklerimi Ryan'ın üstüne kusmadan önce," dedi bana bakarak, "gidiyoruz."

            (Sayfa 109) 




    Kim bana yaklaşarak elimi tuttu.
    Utana sıkıla bakışlarımı ona çevirdim. "Korkuyor musun?"
    "Altıma işemek üzereyim."

            (Sayfa 271) 




    "Bazen Cehennem'den çıkmak için Şeytan'la dans etmen gerekir."

             (Sayfa 295) 




    "Fark ettiyseniz Tanrı'nın yasakladığı şeyleri yapmaktan büyük zevk alıyorum."

            (Lucifer, sayfa 313) 







                                                 PUANIM 



       5 YILDIZ:  Satırlarına aşık oldum! Hadi gidip evlenelim, tatlım!