Herkese mutlu mu mutlu bir pazar gününden merhaba! Aslında o kadar mutlu da değil ama başka nasıl bir giriş yapacağımı bilemedim. Hem bugün hava çok güzel ve sonunda da sıcak! Sonunda yani. Uzun bir süredir güneşi bekliyorduk, umarım bir daha ortadan kaybolmaz. Zaten güneş de tam ben eve tıkılıp ders çalışacağım zaman ortaya çıkar. Güneş bile bana karşı arkadaş, daha ne olsun.
Gözlerinden kalp fışkıran emoji koyuyorum sizin için! |
Bu arada bana çok fazla gelmese de, size fazla gelebilecek olan SPOILER uyarısı vardır.
Kitabımız Camryn Bennett adında, aşırı güzel sarı saçları olan bir kızın yaşadıklarını anlatıyor. Camryn genç yaşına rağmen bir çok şey yaşamış. Ki kendisi de sadece yirmi yaşında. Öyle abartılacak kadar büyük bile değil. Yaşadıklarını söylesem mi söylemesem mi kararsız kaldım ama sanırım söyleyeceğim. İlk olarak anne ve babası boşanıyor. Sanırım babası annesini aldatıyordu, tam hatırlamıyorum. Daha sonra abisi Cole, arabası ile birine çarpıp hapse giriyor. Sonra sevgilisi Ian, (ah tatlı, sevimli Ian) trafik kazası geçirip hayatını kaybediyor. Tek arkadaşı Natalie kalıyor. Bir de Nat'ın sevgilisi Damon var tabii. Damon salağından bahsetmek istemiyorum. Zaten bayağı bir küfür de ettim ona. Şerefsiz, hayvan herif.
İşte tüm bunları yaşadıktan sonra doğal olarak depresyona giriyor kız. Ciddi ciddi depresyon ama. Öyle lafın gelişi depresyona girmekten bahsetmiyoruz burada. Sonra bizim kız yanına sadece bir sırt çantası alıp yola çıkıyor. Dünyanın bir ucuna, Idaho'ya gidiyor. Hem de otobüs ile. İyi cesaret yahu. Buralarda ben Camryn'e baya bir hayranlık duyuyordum. Zaten en sevdiğim kadın karakterler arasına da girdi kendisi. Aşırı tatlı, aşırı cesur ve aşırı komik. Hepsini barındırıyor yani. Bir de güzel kız! Doğal sarışın sonuçta, boru değil ki bu.
Neyse tüm bunlardan sonra otobüs de Andrew Parrish ile karşılaşıyorlar. Andrew tam onun arkasına oturuyor çünkü. Tanışmaları da çoooook sevimli bence. İlk diyalogları falan ayyy hepsi aşırı tatlıydı. İnsan tüm bu sahneleri tekrar tekrar bıkmadan okuyabilir. İşte bu iki harika insan tanışıyorlar ve Andrew'in gideceği yere kadar arkadaş oluyorlar. Andrew de zaten babasını görmeye gidiyor çünkü babası hasta. Ölmek üzere adam. Onu son bir kez görmeye gidiyor yani. Ne kötü bir durum.
Tam ikisinin yolları ayrıldı derken Andrew bir kez daha kendisinin ne kadar muhteşem olduğunu gösteriyor ve bizim kızı çok iğrenç bir durumdan kurtarıyor. Sonra birlikte hastaneye falan gidiyorlar, ama tabii ki de Camryn öyle kolay kolay neler yaşadığını anlatamıyor. Biraz zaman geçmesi gerekiyor. Çok da güzel sahneler yaşıyorlar yahu. Ben kitabı hep yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan okudum. Yani son sahnelere kadar. O sır açığa çıkıyor ve insan ağlamaya başlıyor. Bir de mektup sahnesi var tabii. Hatırladıkça kalbim acıyor.
Beni Andrew Parrish gibi muhteşem bir varlık ile tanıştırdığı için, güzeller güzelime çok teşekkür ediyorum. Canımın içi oldu o benim şu kısacık zamanda. Ayh, duygulandım.
ALINTILAR ♛
Depresyonda mesele sadece üzüntü değildi. Aslına bakarsanız üzüntünün konuyla pek az ilgisi vardı. Depresyon acının en saf haliydi ve herhangi bir şey hissedebilmek için her şeyi yapmaya hazırdım. Her türlü hisse razıydım. Acı insanın canını yakıyordu, ama başka hiçbir şey hissedemeyecek kadar acı çekmek, delireceğinizi sanmaya başladığınız noktaydı.
(Sayfa 56)
"Bence aşık olduğunda, eğer bu gerçek aşksa, ömür boyu sürer. Gerisi sadece yaşananlar ve yanılgılardan ibarettir."
(Andrew, sayfa 262)
"Lütfen dün gece barda kendimi rezil edecek şeyler yapmadığımı söyle."
Ona ancak göz kapaklarımda ki küçük aralıktan bakabiliyordum.
Güldüğünü hissettim. "Yaptın aslında," dedi ve birden endişelendim. "Çocuğun birine mutlu bir evliliğimiz olduğunu, dört çocuk yapacağımızı söyledin, beş demiş de olabilirsin, hatırlamıyorum. Sonra yanımıza bir kız geldi, bana asılıyordu, sen de sandalyeden fırlayıp canına okudun, tam bir kenar mahalle dilberi gibiydin, çok komikti."
Kusacağım kesinleşmişti artık.
(Sayfa 311)
Yürek daima akla galip gelir. Her ne kadar pervasız, intihara meyilli, mazoşist olsa da her zaman istediğini yaptırır.
(Sayfa 358)
Dört saat boyunca salondaki kanepeye yayılıp film izledik. Ona sarılıp ne zaman önemli bir sahneye dikkatini vermeye çalışsa öptüm. Sırf 'iğrenç' diye bağırmasını sağlamak için kulağına dilimi soktum. İğrendiğinde o kadar sevimli oluyordu ki, bunu yapmaktan zevk almam tamamen onun hatasıydı.
(Sayfa 430)
PUANIM ♛
5 YILDIZ: Satırlarına aşık oldum! Hadi gidip evlenelim, tatlım!
0 yorum:
Yorum Gönder