Bir Kraliçe, istediği kitaplara sahip olmak için çok kötü şeyler yapar...


5.2.17

"Momo - Michael Ende" Kitap Yorumu ♛



    Selam canlarım. Her zaman olduğu gibi yine ben. Zaten sizde başka birini beklemiyordunuz, evet biliyorum. Ben sadece klasik olarak burada saçmalarım. Lütfen beni umursamayın. Arka arkaya üç yorum girdikten sonra bana bir fenalık geldi tabii, ondan beş gündür falan yoktum. Zaten üç gün evde değildim ama evde olsaydım da buraya girmezdim. Sizin de gördüğünüz gibi en azından dürüstüm.

aiiiiiiiiiiy.
    Momo 2015 yılından beri bende olan bir kitap. Öyle almışım koymuşum hiç umurumda değil yani, hala okumuyorum. Sonra işte üç dört gün önce başladım da bitirdim. Keşke aldığım zaman, o yaştayken okusaydım. Hay yarabbim ya, alır almaz okusana şunları bebe! Deli ediyorsun beni. (Bir dakika ben algılayamadım, kendim ile kavga ediyorum sanırım?! iyice sıyırdım). Neyse işte öyle böyle okudum.

    Momo aslında bir çocuk kitabı, yani öyle geçiyor ama arka kapakta da dediği gibi; hem çocuklara, hem de içindeki çocuğu yaşatmaya çalışan büyüklere. Kitabın konusundan nasıl bahsetsem acaba şuan onu düşünüyorum. Öhöm, kitabın zamanın etrafında şekillenen bir konusu var. Yaşanılan gün içinde çok büyük bir sır vardır; bu büyük sır, zamandır diyor Michael Ende. Her insanın kendi zamanı vardır ve her insanın zamanı yüreğinin içindedir. Bu zamanın değerini Duman Adamlar'dan başka kimse bilmez ve zamana sahip olmak için yaptıkları şeyleri de kimsenin ruhu duymaz. Momo hariç. Şimdi böyle deyince bir şeyler anlaşılmıştır diye umuyorum, spoiler vermek istemiyorum.

    Kitabın içinde zaman var, zamana sahip olmak isteyen Duman Adamlar var, dünyalar tatlısı Momo var, Çöpçü Beppo var, Turist Rehberi Gigi var ve anlatılmak istenen dünyanın en güzel konusu var. Sanırım benim okuduğum en güzel çocuk kitabı gibi görünen ama sadece çocuklar için olmayan, herkesin okuması gereken bir çocuk kitabıydı. Yazarın  'zaman' denilen kavramı ele alış şekline bayıldım, karakterlere bayıldım, içindeki minik minik çizimlere bayıldım! (çok fazla bayıldın bebe, kes şunu).

    Momo'nun dinleme yeteneğine hayran kaldığımı belirtmek isterim. 'Dinleme'nin bu kadar önemli olacağı kimin aklına gelirdi ki? Ama Momo bunu o kadar güzel beceriyor ki, okurken o küçük kıza hayran kalıyorsunuz. Yaşamaya çalışan insanların en büyük eksikliği sevgili Momo'nun sahip olduğu bu dinleyebilme özelliği zaten. Ha, kız demişken aklıma geldi, ben kitaba başlamadan Momo'u hep bir oğlan çocuğu olarak hayal etmiştim. Kız çocuğu olmasına bir an çok fena şaşırdım, salak mıyım neyim? (evet).



    Kitabı bugün bitirdim ve ciddi söylüyorum tadı damağımda kaldı. Michael Ende'in çok kolay anlaşılan, akıcı bir anlatımı var ve sizi hiç sıkmıyor. Sayfalar akıp gidiyor, küçücük bir yerinde bile sıkılmıyorsunuz, 'of bitse de gitsek' havasında olmuyorsunuz. Momo size zaman üzerinden bir çok mesaj veriyor ve sizde hayran hayran okuyorsunuz işte. VERDİĞİ MESAJLAR ÇOK ÇOK ÇOK GÜZELDİ! Allah aşkına herkes okusun ya bu kitabı!

    Daha fazla söyleyebileceğim bir şey yok sanırım. Aklıma büyük harflerle ÇOK GÜZELDİ YA AYYY kelimelerinden başka bir şey gelmiyor. O yüzden lütfen alın okuyun, size katacağı çok şey var bu kitabın ve ben eminim ki okuduktan sonra o kadar çok beğeneceksiniz ki bir kaç kez daha üst üste okuyacaksınız. Hadi tıpış tıpış gidin, alın, okuyun. Adios millet. 👅
 








                                           ALINTILAR ♛



    Momo herkesi, her şeyi dinlerdi. Böcekleri, otları, yağmuru, hatta ağaçlar arasında dolaşan rüzgarı bile. Her biri ona kendi dilince bir şeyler anlatırdı. 
    Bazı akşamlar, bütün arkadaşları evlerine döndüğü zaman, o tek başına yıldızlı gök kubbenin altında taş basamaklara oturur ve o görkemli sessizliği dinlerdi. 
    Bazen de kocaman, dev bir istiridyenin içinde oturup yıldızlar alemini dinliyormuş gibi olurdu. İşte o zaman hafif, ama gizemli bir müzik yüreğine dolardı sanki. 
    Özellikle böyle gecelerde çok güzel rüyalar görürdü. 
    Eğer hala dinlemek büyük bir marifet değil diyenler varsa, Momo'nun dinlediği gibi dinlemeyi bir denesinler bakalım. 

                 (Sayfa 26-27) 




    Günlük yaşam içinde çok büyük bir sır vardır. Herkesin bunda bir payı bulunur ve herkes onu bilir, ama pek az kimse bu konuya kafa yorar. Çoğu kimse onu olduğu gibi benimser ve ona asla şaşırmaz. Bu büyük sır zamandır. 
    Onu ölçmek için saatler ve takvimler yapılmıştır, ama bunlar hiçbir şey ifade etmez. Herkes çok iyi bilir ki, bazen bir saatlik süre insana ömür kadar uzun gelirken, bazen de göz açıp kapayıncaya kadar geçip gider. Zamanın bu garip kısalığı uzunluğu, o saat içinde yaşanan olaylara bağlıdır. Çünkü zaman, yaşamın kendisidir. Ve yaşamın yeri yürektir. 

                   (Sayfa 65) 




    Zaman tasarruf edeyim derken aslında başka şeylerden tasarruf ettiğinin kimse farkında değildi. Yaşamlarının gittikçe daha zavallı, daha tekdüze ve daha soğuk geçtiğini kavramak istemiyorlardı. Bu gerçeği sadece çocuklar, taa yüreklerinde hissettiler. Çünkü artık kimsenin onlara ayıracak zamanı yoktu. 
    Oysa zaman yaşamın kendisiydi. Ve yaşamın yeri yürekti. 
    İnsanlar zamandan tasarruf ettikçe, zaman azalıyordu. 

                    (Sayfa 82) 




    "Bütün yaşam bir hikayedir ve biz de onun içindeyiz." 

                     (Gigi, sayfa 116)  










                                                 PUANIM  



    4 YILDIZ:  İlişkimiz böyle güzel devam ediyorken neden bu kadar çabuk bittin ki?















0 yorum:

Yorum Gönder