Herkese mutlu bir merhaba arkadaşlar! Bekçilerin sekizinci tur kitabı da bitmiş oldu! Allah'ım ya, ben başlarda sekizinci tura kadar geleceğimizi falan hiç tahmin etmiyordum ama ciddi ciddi başarıyoruz biz bu işi! Ay yengeç dansı yapmak istiyorum resmen. Tutmayın beni, tutmayın bırakın! Şimdi buraya deli gibi dans eden bir gif koymak isterdim ama o kadar da abartmayalım. Ciddiyim, ciddiyim, aman boş ver ahahahaha.
Şeytan Tüyü okuduğum en güzel kitaplardan bir tanesiydi. Çok eğlenceli ve akıcı bir dille anlatılmıştı. Yazara da buradan sevgiler falan filan. Kitabın konusu ise, savcı yardımcısı Cameron Lynde kaldığı otel odasının yanında, yani 1308 numaralı odada tuhaf bir cinayete tanık olur. Cinayet de cidden tuhaf yani, ben olayın iç yüzünü okumasam neler olduğunu pek anlamazdım. Neyse işte bu cinayeti çözmek için de Gizli FBI Ajanı Jack Pallas görevlendirilir.
Ne hikmettir ki, bu Jack Pallas üç yıl kadar önce beceriksizliği yüzünden kariyerini mahvettiği gerekçesiyle, bizim şu Cameron Hanımı ulusal televizyonda rezil etmiştir. Yani diyorum ki ikisi de birbirinden nefret ediyor. Ama herkes de bilir kiii, nefretin ve aşkın arasında aşırı ince bir çizgi vardır. Ha ha ha ha. KADER İKİ AZILI DÜŞMANI BİRBİRLERİNİN KOLLARINA ATIYOR resmen.
Jack ve Cameron daha önceden tanıştıkları için, Jack de Cameron'u fena bir şekilde rezil ettiği için birbirlerini görmek bile istemiyorlar. Ya ama var ya, cidden aşırı kötü bir şekilde rezil ediyor kızı. Öyle bir sözcük, hele de tüm dünya izlerken televizyon karşısında nasıl söylenir yani Jack? Delisin, öküzsün, hayvansın falan ama çok seviyorum kız seni. (BURADA OLAN KIZ O KIZ MANASINDA DEĞİL YANİ LAFIN GELİŞİ).
Kitabın her bölümü ayrı güzel ya! Soluksuz okudum resmen, çok fena sevdim. Keşke seri falan olsaydı, bu karakterlerin hayatındaki macera bitmez. Eee yani boru mu ayol? Birisi Gizli FBI Ajanı, birisi de Savcı Yardımcı. İkisinin başı da beladan kurtulmuyor. Kitap da heyecan bir dakika bile azalmıyor! Ay heyecan azalmıyor falan ama tutku da hiç azalmıyor yani. Allah'ım ben o durumda olsam neler olurdu tahmin bile edemiyorum. Muhtemelen annem sinir krizi geçirirdi, babam erkenden yaşlanırdı, bende depresyona girer ve kendimi dolaba kilitlerdim.
Ayy, unutmadan Collin ne kadar da şeker bir karakter ya! Onu üzen kızın amanın yani erkeğin vay haline. Collin için diyebileceğim tek söz şu; GÖNLÜNDE YER YOKSA YAVRUM, ÜZÜLME BEN AYAKTA DA GİDERİM. Hahahahaha. Çok komiğim. Herkes güldü bu söze. Yazmamış olsaydım ciddi ciddi içimde kalırdı.
Böyle güzel bir tur için Ephesus Yayınları'na sonsuz teşekkürler! Bu arada, yani son olarak kitap da işaretlediğim bir çok alıntı vardı ama ben sadece beş tanesini koyuyorum! Kitabı merak edin de alın. Hahahahahah. Komikti.
ALINTILAR ♛
"Sizinle tekrar görüşmek güzeldi, Ajan Pallas. Nebraska'daki üç yılın, hıyarlığınızı azaltmadığını gördüğüme sevindim."
Kapıyı açtığında, odanın hemen önünde duran bir adama neredeyse çarpıyordu. Adamın üzerinde iyi kesimli gri takım elbise ve kravat vardı. Jack'ten genç görünüyordu ve siyahiydi.
Adam elindeki üç kahve bardağını tehlikeli bir biçimde dengelerken muhteşem bir gülümsemeyle Cameron'a baktı. "Kapıyı açtığınız için sağ olun. Neler kaçırdım?"
"Kapıdan fırlayıp gidiyordum. Az önce de Ajan Pallas'a hıyar dedim."
(Sayfa 38)
"Bu adamın evimde ne işi var?" diye fısıldadı.
"Rozeti vardı. Bakışları da biraz korkutucuydu. İşbirliği yapmak daha iyi olur diye düşündüm."
Cameron adamı bir kez daha dürttü. "Onu evimde istemiyorum."
"Kusura bakma, Jack Pallas'ın seni bu kadar heyecanlandırdığını bilmiyordum."
(Cameron ve Collin, sayfa 115)
"Hadi Jack, onu görmek istiyorsan itiraf et gitsin."
"Tabii ki onu görmek istiyorum. Fotoğraflara bakabilmesi için."
Wilkins onun omzuna hafifçe vurdu. "Sen aynı hikayeyi anlatmaya devam et, arkadaşım."
(Jack ve Wilkins, sayfa 212)
"Teşekkürün böyle olacaksa bir daha senin için kendimi kurşunların önüne atmam, haberin olsun."
"Atma zaten," diye homurdandı Jack.
Cameron'ın yüzünde hafif, yaramaz bir gülümseme belirdi. "Benim için çok endişelendiniz, Ajan Pallas."
(Sayfa 276)
Derin derin içini çekip ona baktı. "Sanırım önce bu dar tişörtler ve taytlarla dolaşmamandan bahsedebiliriz."
"Tamam. Sen tıraş olursan bende bunları giymem."
Jack eliyle çenesini ovuşturup sırıttı. "Kirli sakal seviyorsun, değil mi?"
Hem de nasıl!
(Sayfa 314)
PUANIM ♛
5 YILDIZ: Satırlarına aşık oldum! Hadi gidip evlenelim, tatlım!
0 yorum:
Yorum Gönder