Herkese mutlu bir merhaba sevimli nefes alan varlıklar! Birazdan ölmüş bir insanın yorumunu okuyacaksınız. Ben Eksik Parça dan sonra öldüm de, hala kalbim atmıyor. Nasıl yaşadığımı ben de bilmiyorum, zaten yaşıyor muyum o bile kesin değil. YANİ KALBİ ATMAYAN BİRİ YAŞAYAMAZ, ÖYLE DEĞİL Mİ? Ya ben ne içtim onu da bilmiyorum. Hepsi Noah'ın suçu. HEPSİ. ONUN. SUÇU.
Eksik Parça'yı artık bilmeyen yoktur yani. Sanırım en son okuyun da ben ve İrem olduk. Dün sabah başlamıştık ve gece de bitirdik zaten. İrem benden önde olduğu için gece üç gibi bitirdi, bende dört gibi bitirdim. Bitirir bitirmez birbirimize attığımız mesajlar öyle komikti kii! Yani biz sonunun böyle olacağını hiç beklemiyorduk! Tamam, okuyan herkes ikinci kitap için saçını başını yoluyordu falan ama LAN BU CİDDEN NASIL SON? İKİNCİ KİTAP İÇİN ÇILDIRAN HERKES ÇOK HAKLI! Allah'ım İngilizcem iyi olsa hemen ikinci kitaba başlayacağım ama iyi de değil ki. Yani okumaya çalışsam okurum ama puf bilemiyorum. Sözlük ile yapışık gezerim muhtemelen.
Konusundan bahsedeceğim biraz, (hala bilmeyen vardır belki, HALA BİLMEYEN VAR MI BU KİTABI? BENCE YOK) Mara Dyer bir gün hastane odasında uyandığında son birkaç günü hatırlamadığını fark eder. Hastaneye neden geldiğini, kendisine ve arkadaşlarına ne olduğunu, yani çarşambadan pazara kadar neler yaşadığını hatırlamıyordur. Çarşamba olduğu kesin ama pazar mıydı pazartesi miydi tam emin değilim. Mara tüm bu olaylardan sonra yaşadığı yerden taşınmak zorunda kalıyor ve yeni sayfa açmak üzere ailesi ile birlikte Miami'ye gidiyor.
Ben kitabı gece okuduğum için, her bölümde AMAN ALLAH'IM NE KADAR ÜRKÜTÜCÜ şeklinde tepkiler veriyordum. Sanırım fazla korkağım ama lütfen yani tuvalete bile gidemedim! Mara neler neler yaşıyor ya, bir süre bende düşündüm acaba bu kız ciddi ciddi deli mi diye. Eğer ona neler olduğu, kendisinin ne olduğu ikinci kitapta belli olmazsa asıl deli olan ben olacağım. Bileklerimi falan keserim sanırım. Bu arada bilek nasıl kesiliyor hiç bilmiyorum. Damara mı denk geliyor ya, nasıl yapıyorsunuz onu psikopatlar? ÖYK, MİDEM KALKTI.
Şimdi gelelim Noah Shaw adındaki muhteşem kaslı varlığa. YA SEN NE KADAR HARİKA BİR KARAKTERSİN? Senin adının geçtiği her sayfada kalbim deli gibi atmaya başladı. Nasıl bir etkin var kızlar üzerinde? SEN NİYE GERÇEK DEĞİLSİN!? Noah kadar iyi bir erkek arkdaş daha var mı acaba? Ahaahahah, tabii ki de yok. Bunu aklımdan geçirmem bile çok büyük bir suç, özür özür özür.
Fark ettiniz mi hiç spoiler vermedim? Bunun sebebi zaten içimdekiler İrem'e dökmüş olmam. Önceki yorumda da hiç spoiler vermemiştim çünkü o zaman tüm kitabı Merve'ye anlatmıştım. (İki Merve var benim hayatımda; birisi Mervoş, diğeri de Mirve. Ne şeker, değil mi?)
Lütfen Pegasus lütfen ikinci kitabı çabuk çıkar, dayanamıyorum ben. Yakında haberlerde görürsünüz zaten beni. AŞIK OLDUĞU SERİNİN İKİNCİ KİTABI ÇIKMADI DİYE BİLEKLERİNİ KESMEYE ÇALIŞAN KIZ SON ANDA KURTARILDI. Komik. Ha ha ha ha ha ha ha. AMA BEN CİDDİYİM. Neyse, kısa bir iki alıntı da bırakayım aşağıya.
ALINTILAR ♛
Ayağa kalktığımda yüzleşeceğim rezalettense içinde bulunduğum acı dünyasında kalmayı tercih ediyordum.
(Sayfa 35)
"Şimdi sıra sende."
"Ne sırası?"
"Bana iltifat etme sırası."
(Mara ve Noah, sayfa 75)
O ağız. Sigara içmek kötü bir alışkanlıktı, evet. Ama Noah içerken inanılmaz görünüyordu.
(Sayfa 95)
"Değer verdiğimiz insanları kaybedince birçok farklı his yaşarız."
(Dr. Maillard, sayfa 151)
Gözlerimi kısmıştım. "Çok kötüsün."
Cevap vermek yerine gülümsedi ve hafifçe burnuma dokundu.
"Sen de benimsin," dedi ve gitti.
(Mara ve Noah, sayfa 166)
PUANIM ♛
5 YILDIZ: Satırlarına aşık oldum! Hadi gidip evlenelim, tatlım!
0 yorum:
Yorum Gönder